Yüz yıl önce Abaza bahçesini arı kovanı olmadan hayal etmek imkansızdı, burada arıcılık her zaman onurlu ve sevilen bir iş olmuştur. Günümüzde de durum fazla değişmedi: modern arıcılar sadece geleneksel yöntemi gerçek bir sanat olarak koruyarak arı kovanlarını modernize etmişlerdir.

Asta Ardzınba

Arıcılık, Abazaların geleneksel tarımsal faaliyetlerinden biridir. Yüzyıllar boyunca Abaza halkı arı bakımı ve en yüksek kalitede bal alma yetenekleriyle ünlüydü. Kafkasya'nın Kuzey-Batısının dağlık ve ormanlık bölgelerinin iklim koşullarında yaşayan Abazalar, her zaman büyük miktarlarda doğal, çevre dostu bal üretmiştir.

Yüzyılların derinliklerinden

Abazaların yaşadığı vadiler ve meralar, her zaman ilkbahardan sonbahara kadar bal toplanmasını sağlayan melez bitkiler (yabani otlar ve meyve ağaçları) açısından zengindi. Neredeyse her ailenin kendine ait bir arı kovanı vardı. Bal ve balmumu, Kırım'a ve Türkiye'ye ihraç edilir, ya da kumaş ve ya maroken gibi çeşitli mallar karşılığında komşu halklarla değiştirildi.

Ortaçağ araştırmacıları ve gezginleri bile Abaza balının harika lezzetini kaleme almadan geçememişti. Örneğin, Rus Ordusu subayı, yazar ve ünlü Kafkasya araştırmacısı Baron Fedor Tornau (1810—1890) "Bir Kafkas Subayının Anıları" adlı hatıratında şunları kaydediyordu, "Abaza balı çok güzel kokulu, beyaz, sert, neredeyse kum şekeri gibi ve Türkler için çok değerli".

Bazı kaynaklar, belirli Abaza yerleşim yerindeki arı kovanlarının sayısını göstermektedir. 1894 verilerine göre, Biberdovsky köyünde 593 kovan, Klıçevskiy'de - 1320, Kuvinskiy'de - 186, Kumsko-Lovskiy'de - 1114, Lovo-Zelençukskiy - 190, Lovsko-Kuban - 285, Şah-Gireyevskiy köyünde ise – 297 kovan vardı. Kovanların bu kadar dikkatli bir şekilde muhasebeleştirilmesi, arıcılığın Abazalar için önemli bir tarım sektörü olarak rolünü bir kez daha doğrulamaktadır.

Bal ve balmumu 19. yüzyılda dış pazara giren en önemli Abaza ürünleri arasındaydı. 1812'de Abazalar, bal ve balmumu karşılığında tuz satın almak için çar yönetiminden gerekli izinleri almıştı. Dört pud tuz için bir pud (Rus ölçü birimi 1 pud = 16.3kg) bal ve 10 pud tuz için bir pud balmumu temelinde değişim yapılıyordu.

Abazalar için daha antik çağlardaki ana meşgale yabani arıların balını toplamaktı ki, bu daha sonra arıcılığın gelişmesinin temelini oluşturmuştur. Burada temel kurallar vardı ve bunların başında – bal onu ilk bulan ve izini bırakan kişiye aittir kuralı gelmekteydi.

"Rusya-Kültür" kanalı televizyon programı: Abazalar. Bal ve helva tadı
© "Rusya-Kültür"

Kovanlar, sepetler ve “ulya”

Arıcılığın gelişiminin ilk dönemlerinde, arılar içi boş göbekli bir kütüğün iki yarısından oluşan bloklarda tutulurdu. Kütüklerden birinin üzerine küçük bir delik açılırdı - bir giriş, böylece arıların bu kovanlara serbestçe uçabilmesi sağlanırdı. Neme karşı korumak için, kovanlar, sapan görünümündeki kazıklara yerleştirilirdi. Tamamen geniş yapraklı ağaçlardan çıkarılan ağaç kabuğu ile güneş ışınlarından ve yağmurdan korunurlardı.

Daha sonra kovanlar, konik tepeli silindirik biçimli sepetler formunda elle dokunmaya başlandı. Dışı ise kille kaplanırdı. Rusçada böyle bir kovana - "Sapetka" denirdi. Abazacada ise kelimenin tam anlamıyla "arıların olduğu bir sepet" olarak çevrilebilen "şhamartan" ismi kullanılmaktaydı. Daha sonra, Abazalar diğer halklardan arıların ahşap sandıklarda bakımını benimsediler - Abazacadaki ismi "ulya" olarak anılmaya başladı.

Bu, günümüze kadar hayatta kalan arı yetiştiriciliği ve korumanın son yöntemidir. Geçmişte bal damıtılmaz, petekte saklanırdı ve gerektiğinde bıçakla kesilerek tüketilirdi.

Arılar ailesinde – matriarşi hüküm sürmektedir, en önemli kraliçe arıdır. Aynı zamanda uzun ömürlü olan da ana kraliçedir: bazen üç yıla kadar yaşar. Bu süre zarfında, birkaç nesil işçi ve erkek arı görür. İlkler genellikle bir aydan fazla yaşar, ikincilerse - altı aya kadar.

Ana arıyla uçup giden bir arı kovanının, bahçesine indiği bölgeye ait olduğunu söyleyen eski bir gelenek vardır.

Bal bitkilerine teslimat

Abazalar, tarihlerinin en zor dönemlerinde - Kafkasya Savaşı sırasında dağlık bölgelerden, eteklerine doğru yapılan zorunlu göç sırasında bile arıcılık yapmayı bırakmadılar. Abaza balı bugün hala çok büyük değer görmektedir. Abaza köylerinde çok sayıda aile kendi arı kovanlarına bakmaktalar. Bunun dışında şu anda başka ülkelere ihracat yapılmakta ve sınai ölçekte de arıcılık yürütülmektedir.

Bugün Karaçay-Çerkesk de geleneksel arı kovanlarına ek olarak, çoğu zaman tekerli arı kovanlarını da görebilirsiniz - bunlar, bir çiçek alanından diğerine dolaşan arı kovanlarına sahip uzun arabalardır.

Tecrübeli Abaza arıcılar, böyle bir arı kovanının toplanan bal miktarını birkaç kez artırabileceğini söylüyorlar. Durum şu ki, arılar kovandan birkaç kilometre uzakta bal bitkilerinden dönerken, eve getirmekte oldukları nektarların bir kısmını yemektedir, bu nedenle mobil arı kovanlarının kullanımı arıcılık ürünlerinin daha verimli bir şekilde toplamasına izin veriyor. Uzmanlara göre, bu yöntemin kullanımı, standart yöntemlere kıyasla bal toplanmasını yaklaşık yüzde 50 artırıyor.

Özel olarak donatılmış bir kamyonet veya araç römorkunun yardımıyla arı kovanları doğrudan bal bitkilerine taşınabilir. Böylelikle arılar, nektarı, örneğin akasya, çiçekli karabuğday veya ıhlamur gibi belirli bir bitkiden toplayabilir, bu da ürünün kalitesini etkiler. Bazı arıcılar, arı kovanlarının yerini mevsiminde birkaç kez değiştirerek bu yöntemin ne kadar doğru olduğunu ispatlamıştır.

Diğer işlerde olduğu gibi, bal böceklerinin balın zengin kaynaklarına (arıların, nektarın ve diğer tıbbi ürünlerin çıkarılmasının) aktarılmasının kendi incelikleri bulunmaktadır. Örneğin, nakliye - ana bal bitkilerinin çiçeklenmesinden sonra yapılır. Rekabet yaratmamak için iki ila üç kilometre çapında başka arı kovanları olup olmadığını öğrenmekte önemlidir. Arıcılar, kural olarak, alanın sahibinden arı kovanı yerleştirmek için izin alırlar. Bu genelde bir formalitedir: Abazalarda arıcılığa hiç bir zaman engel olunmamaktadır.