DAK Bilgilendirme Portalı olarak, DAK Yüksek Kurulu üyesi olan MAD Başkanı Beslan Agrba ile Abhaz dilini korumanın yolları, vatana geri dönüşe yaklaşımı, Abhaz diasporası ile anavatan arasındaki ilişkiler üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
- Dünya Abaza Kongresi'nin ana görevlerinden biri de dünya çapındaki tüm Abhaz-Abaza ulusları temsilcilerini birleştirmek. Sizce bu zor görevi başarmak için hangi adımlar atılmalıdır? MAD'ın (Moskova Abhaz diasporası) sekiz yıllık sistemli çalışmaları ile edindiği tecrübelerden bu konuda faydalanmak mümkün müdür?
- Dünya çapındaki tüm Abhaz-Abaza ulusları temsilcilerini birleştirme görevi bana göre - belli bir hareket vektöründen fazlası. Bu yönde hareket etmeliyiz. Çünkü bir hedef koyduğumuzda, bu hedefi ölçebilmek istiyoruz. Diyelim ki her kesi birleştirmek, yarısını birleştirmek gibi. Kısacası – [Abhaz-Abaza ulusları temsilcilerini birleştirmek] nitelikli bir yön, hareket ve nitelikli bir sonuçtur. Aslında, güçlü birleşmeler genelde, aynı etnik gruptaki insanlar soykırım veya etnik temizlik gibi herhangi bir tehdit durumunda iken ortaya çıkar.
Nispeten normal koşullarda yaşayan diaspora temsilcileri ise genellikle ulusal kimliğini kaybetme endişesi dolayısıyla birleşirler. Bu, belirli bir kesim için oldukça ciddi bir tehdit oluşturuyor ve bu tehdidi hisseden insanlar kimliklerini korumaya ve birleşmeye yönelior. Bu insanlar diasporaların çekirdeğini oluşturuyorlar. Peki, nasıl korumaya çalışıyorlar? Bunu iletişim veya etnik kültür etkinlikleri yoluyla gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Diaspora liderleri [bu etkinliklere], ulus temsilcilerinin katılımını sağlamaya çalışıyorlar. Burada çok önemli ve zor bir ayrıntı bulunmakta: bu aktiviteler, farklı sosyal gruplar, farklı yaş seviyeleri, hatta cinsiyet dikkate alınarak hepsine hitap edecek şekilde organize edilmelidir. Bazı etkinlikler erkeklere daha ilginç gelirken, bazıları da bayanlara daha ilginç gelebiliyor. Tecrübelerimize göre, en çok ilgi gören etkinlikler geniş açık alanlarda düzenlenen etkinliklerdir. [Burada] Her zevke uygun çeşitli aktiviteleri bir araya getirebiliyoruz.
- DAK Yüksek Kurulu’nun bir üyesisiniz ve aynı zamanda MAD’iın Başkanısınız. Moskova Abhaz diasporasının temsilcilerini Kongreye çekmek için herhangi bir çalışma yapılıyor mu?
- Dürüst olmak gerekirse, herhangi bir kuruma [gerekli] belgeleri ile formalite üye olmayı örgütün sosyal önemini veya birinin hayatındaki önemini belirttiğini düşünmüyorum. Belki de, çok resmi olduğunu düşündüğüm Komsomol'daki üyeliğimden sonra belleğimde hoş olmayan bir izlenim kalmış olabilir. Bana öyle geliyor ki, kuruluşun ne kadar fazla insanla dolu olduğu ile kurumun popülaritesi ölçülmemeli,e ne kadar insanın bu organizasyonun faaliyetlerine katılmak istediği ve sempatik duyduğu, bu organizasyonun fikirleriyle empati duyduğu ile ölçülmeli.
- Sizin görüşünüze göre, Abhaz Devletinin diaspora ile etkileşimde kullanması gereken en etkili yollar hangileri? Genel olarak iletişim [diaspora ve devlet arasında]nasıl gerçekleşmekte?
- Moskova Abhaz Diasporası Başkanlığına seçildiğimde konuşmamda şöyle demiştim: biraz paradoksal gelebilir, ancak Moskova Abhaz diasporası sayısının azalması ve Abhazya'da yaşayan insan sayısının artması beni mutlu edecektir. Bunun birazda Dünya Abaza Kongresi’nin görevi olduğunu düşünüyorum. Her diasporanın kendine has sorunu vardır. Bunlar genellikle [tarihi] vatanla ilişkilidir. Biz benzersiz bir durumumuz var. Farklı röportajlarda bunu çok kez dile getirmiştim. Savaştaki zaferimiz sayesinde (Abhazya Ulusu Kurtuluş Savaşı), özgürlük arzumuz sayesinde, Rusya Cumhuriyeti ve diğer bazı devletler tarafından bağımsızlığımızın tanınmasını kazandık. Bu benzersiz bir olay. Kendi devleti olmayan büyük uluslar bulunmakta. Ve tabii ki, Abhaz Devleti adlı bir projeyi gerçekleştirmek,
Abhazya Cumhuriyetini korumak - tüm Abhazya vatandaşlarının ve tüm ulus temsilcilerinin en önemli görevidir. Görev çok basit değil, milliyetçi düşünen tüm insanların, Abhazya vatandaşlarının çabalarının birleştirilmesini gerektiriyor. Hala bazı Sovyet karanlığında kalmış olan insanların yenilenmesi, devletin yenilenmesi elzemdir. Eski yaklaşımlara göre çalışan devlet daireleri ve diğer yapılar tamamen farklı bir durum. Ciddi verimsizliğe yol açan tamda bu şeydir. Ancak hiç bir diaspora, hiç bir kongre bu sorunu çözemez, çünkü bu projede Abhazya'nın kendisi ve yönetimi lider olmalıdır. Ancak, tanınmasının ardından 10 yıl geçmiş Abhazya'nın, maalesef hâlihazırda [bu konuda]anlamlı bir başlangıç ve gelişme programı göremiyorum. Kamu idare sisteminin yeniden düzenlenmesi, kolluk kuvvetleri, yolsuzluk ve suçla mücadelede, ekonominin gelişmesi üzerine [programlar].Bunlar şimdi popüler konular. Oyumu, muhtemelen hükümeti eleştirenlerin kısım ile aynı tarafa dahil ediyorum. Özellikle, diaspora üzerine anlamlı bir geri dönüş politikası ve etkileşim politikası bulunmamaktadır.
Anlamlı bir geri dönüş politikası [olmalı]: Etnik grubumuzdan kimi eve (vatana) çekmeye çalıştığımızı, onları nereye yerleştireceğimizi, onlara ne iş vereceğimizi anlıyor olmamız gerekir. Diasporalar hakkında konuşmamız gerekirse, diasporalarda önemli yerlre gelmiş ve anavatanlarına faydalı olabilecek birçok başarılı insan var. Onlarla doğru ilişkiler kurmak, vatana çekmek, geri dönmeye hazırsa, geri dönmesini sağlamak gerekir. Ben tüm bunları göremiyorum ama bunların zorunlu sorular olması gerektiğine inanıyorum. Bu DAK’ın öncelikli hedeflerinden: Abhazya Devleri projesini gerçekleştirmek. Diasporanın bundan daha önemli bir hedefi yoktur.
- Sizce, şu anki gelişim aşamasında Abhazya devletinin ideolojisi ne olmalıdır?
- Ne tür bir toplum inşa etmek istiyoruz? Bunun için bir ideoloji gerekmektedir. Nasıl yöneteceğimizi söylemeye hazır olmadan önce, nasıl yaşayacağımızı anlamamız gerekir. İdeolojimiz nedir? Fakir ve zengin bir devletimiz mi var – veya sosyal yönelimli bir devlet mi, ya da ulusal bir devlet mi, bir Abhaz, Abhaz-Abaza devleti mi kuruyoruz, yoksa tüm vatandaşların eşit haklara sahip olacağı bir demokratik devlet mi kuruyoruz? Örneğin, Abhaz ulusunun tek kazancı, dilin ve belki de demografinin gelişimi için bütçe programlarının varlığı olacaktır. Bu, sunacağımız dürüst, açık ve anlaşılabilir bir pozisyon olacaktır.
Dürüst, açık ve anlaşılır bir pozisyonun, şu an bilgisizlik içinde olan ve bununla ilgili belli bir rahatsızlık yaşayan diğer etnik grupların temsilcileri arasında bir anlayış bulacağını düşünüyorum, çünkü bazı milliyetçi itirazların olduğunu hissediyorlar. Çok fazla problem var. Ve nedense sürekli bunlardan kaçıyoruz. Kaçmaya gerek yok, onların üzerine giderek onları çözmemiz gerekiyor. Tabi ki, öncelikli olarak da ideolojik olanları İnsanların, ulus liderlerinin, halk liderlerinin gelecekte bu ülkeyi nasıl düşündüklerine dair bilgisi ve anlayışı netleştiğinde, nefes alacaktır, yaşama isteği ve yaşama sevinci artacaktır ve yaratma istekleri olacaktır. Ne kadar çok belirsizlik, korku, yanlış anlama ve perspektif eksikliği olursa, insan kendini o kadar az özgür, sağlıklı, bir şeyler yapmaya istekli, hayattan zevk alır hisseder. Ben öyle düşünüyorum.
- Bir geri dönüş politikası oluştururken, en çok hangi yönlere daha çok dikkat edilmeli?
- Genel olarak, belkide böyle bir zihniyet tarihimiz vardır. Abhazlarca - apsuara'ya özgü olan [belirli] radikal olmayan muhafazakarlığa dayanıyor. Bu, kurallar (normlar) vb. şeylere yaklaşımla ilgilidir. Artı laik bir karakter, toplumumuz her zaman laik bir toplum olmuştur. Ek olarak, çeşitli dini mezhepleri de barındırmaktayız. Herhangi bir mezhep daha avantajı olmamalıdır. Hepsi eşit olmalıdır. Yine de, söylediklerim arasında bir denge sağlamak için bu sorunlara karşı çok hassas olmalıyız: “laiklik” ve radikal olmayan muhafazakarlık. [Bu muhafazakarlık], genelde, dağlarda ve eteklerinde yaşayan insanlara özgüdür. Bizim durumumuzda denizin olması durumu yumuşatıyor, bu yüzden bende bu anlamda eşsiz bir kültüre sahibiz. Tabii ki, kendi özel kurallarınızı, kendi özel “talimatlarımız” ve buraya gelen insanların benimsemesi gereken yasaları belirlemeliyiz.
Eğer kendi kurallarımız olmazsa, buraya gelen insanlar kendi kurallarını kendileri koyar. Bu toplum için çok tehlikeli bir durum olur, dini ve kültürel alanda büyük bir değişim yaratır. Şahsen benim asla istemeyeceğim bir durum oluşur. Bizim kendi bezersiz toplum kurallarımız bulunuyor. Hoş, ülkemizde meydana gelen şiddetli yozlaşma ve devlet kurumlarının gerektiği gibi işlememesi ile bağlantılı olarak, yüzyıllar içerisinde yaratılan bu ahlaki ve etik değerlere doğan güvensizlikle birlikte, benzersizliğimiz de kaybolmakta. Ben en azından elimizde kalanın korunması taraftarıyım. Bu nedenle, yeni bir topluluk oluşturulması, geri dönüş, farklı düşünce yapılarına sahip çeşitli insanların birleştirilmesi gibi konulara kendi kurallarını geliştirerek özenle yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. Kendi açık kurallarınıza sahip olduğunuzda ve başkalarını bu kuralların içine dahil ettiğinizde, bu kuralları kabul eder ve onlara göre yaşamaya başlar.
- Bugün Abhazya halkı, hem ülke içinde hem de ötesinde Abhaz dilini koruma konusunda ciddi bir sorun yaşıyor. Moskova’da bu sorunun çözümüne MAD nasıl bir katkıda bulunuyor? Ve DAK, Abaza ve Abhaz dillerinin korunması çin hangi önlemleri almalı?
- Moskova Dans Topluluğu'nda Abhaz dil okulları ve kursları oluşturarak bununla baş etmeye çalıştık ve çalışıyoruz. Bana göre bu çok işe yaramadı, dil sorununa öncelikli olarak Abhazya'da bu konuya gerçek çözüm bulunduğu zaman diğer yerlerde uygulamak daha kolay olacak gibi görünüyor. Bildiğim kadarıyla Abhazya'da, devletin ve hayır kurumlarının finanse ettiği [dil] programları ve dil gelişimi üzerine ilgililerin ve filologların oluşturduğu çeşitli programlar ve yardımcı kitaplar bulunmakta. Daha teşvik edici ve kısıtlayıcı önlemler almamız gerekiyor. Bir bisiklet icat ettiğimi sanmıyorum, büyük olasılıkla bu uygulama birçok ülkede kullanılıyor. [Kısıtlayıcı önlemler olarak] örneğin, devlet kurumlarında dil bilmeyenlerin görev alamaması, dil bilmeyenlerin vatandaşlık alamaması gibi.
Aynı zamanda, hem Abhazya hem de ötesinde yılın en iyi öğrencilerini teşvik etmek için önemli ödüller verilebilir. İnsanda, anavatanında, evinde veya ailesinde her şeyin kötü olduğun dair umutsuzluğu olmamalıdır. Ailede sıkıntılar olduğunda, insan o eve gitmek istemez, onu umutsuzluğa iten o ortamı terk etmek ister. Anavatanınızda çok fazla depresyon varsa, perspektif eksikliğinden dolayı depresyona yol açıyorsa, neden onun dilini öğrenmeniz gerektiğini gerçekten anlamlandıramazsınız. Örnek vermek gerekirse. İtalya’da bir projem vardı.
Bu projeyi İtalyan partnerlerimle gerçekleştiriyordum. Bu projeye başladığımızda çok heyecanlıydım ve bir İtalyanca hocası tuttum. Dili öğrenmeye koyuldum, İtalyan şarkılarını, aryalarını dinlemeye başladım. Dili öğremek istiyordum. Fakat [sonrasında] proje dağıldı, partnerlerim çokta dürüst insanlar çıkmadı – ben bu konuyu kapattım. Bu çok “çocukça” bir tepki gibi gelebilir, fakat çok insani bir tepki. İnsanlar çoğu konuda tepkisel davranır. Ben dil sorununun insanların onu öğrenme arzusu oluştuğunda çözüleceğini düşünüyorum. Kişi eğer devlette çalışmak istiyorsa. Ne kadar şık, modaya uygun ve gelişmekte olursa, Abhaz olmanızla o kadar gurur duyarsınız. Abhazya'da yaşayan diğer ulusların temsilcilerinin de dili öğrenme isteği doğar. Onlarda büyük bir zevkle bu dili öğrenmeye çalışır.
- Geçtiğimiz yıl, ilk kez MAD tarihinde, Abhaz-Abazin diasporası ve diğer Moskova sakinleri arasında birçok olumlu geribildirim alan Moskova'da Abhaz Kültürü Günü düzenlendi.Bu konudan bize biraz bahsedebilir misiniz?
- Bu sadece vatandaşlarınızdan değil, aynı zamanda etkinliğin konukları tarafından da pozitif enerji aldığınız nadir durumlardandır. O dönemde Sonra halkla ilişkilerin ve insanları çekmek için çalışmaların önemini açıkça hissettim, çünkü bu etkinlikten bir hafta önce - ve büyük bir parkta oldu - neredeyse hiç kimse yoktu, belki 50-60 kişi. Aktif bir şekilde el ilanları dağıtmaya, insanları yerel radyo ve diğer yerel medyadab davet etmeye, internet kaynaklarını kullanmaya başladık. İnsanları gerçekleşecek olan etkinliğimizden haberdar ettik. Çok kalabalıktı. Hava durumu da bizden yanaydı. Abhazlar genel olarak şanslıdır. Çok keyifliydi, çünkü birçok farklı çekim noktası vardı.
Programımızda Adigey'den Zaur Janeo'nun Kafkas yogası hakkındaki bir konuşması vardı. Başka konuşmacılar da vardı. Moskova Dans Topluluğu'nun bir gösterisini düzenledik. Harika bir çocuk grubumuz var. Moskova'da mümkün olan tüm ödülleri ve Rusya'daki çeşitli yarışmalarda birçok büyük ödül kazandılar. Kostümleri ve masayı yöneten Tamadası ile Abhaz düğünü canlandırıldı. İnsanların çok ilgisini çekti. Önünde uzun kuyruğun oluştuğu, ulusal mutfağın yemekleri ile bir yemek bölümümüz vardı. Çeşitli hediyelik eşyalar satan DAK standı ve diğer stantlar vardı. Klasik, pop şarkılarını da içeren sanatçı performansları vardı. \Çok fazla insanın katıldığı gerçek bir bayram oldu, herkes birbirini görmekten mutlu ve birlikte olmaktan keyif aldıkları için gülücükler saçıyorsa işte bu bayramdır. İlk defa bu kadar fazla birbirini tanıyan bir kalabalık gördüm. Çok nadir görüşebiliyoruz. Aynı zamanda nadiren küçük “sıkıcı” etkiniklere gidenler de vardı. Herhangi bir kutlama, tiyatro gibi. Tabiki bu da güzel bir şey, fakat tiyatro – kiminin sevdiği, kimininse sevmediği belirli bir sanat dalı. Burada ise çok fazla seçenek vardı, çok fazla folklor detayı vardı. Tengiz Tarba dağlık Abhazya ile ilgili konuşma yaptı.
- Bu tür kültür günlerinin yalnızca Rusça konuşulan yerlerde değil, aynı zamanda Abhaz-Abaza diasporasının yaşadığı dünyanın diğer ülkelerinde de gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
- Diğer yerlerde de gerçekleştirmeye değerdi diye düşünüyorum. Bence durmamalıyız, bu tür etkinlikler için bazı yeni formatlar aramalıyız. Ortak etkileşimli eylemlerle birlikte bazı yeni olanaklar, [etkinlikler] bulabiliriz. Bazı ortak projelere insanlarımızı dahil etmeliyiz. Bu olaylar ne kadar modern ve ilgi çekici olursa, bu birlik ve teklik o kadar fazla olacaktır. Sadece hepimiz Çerkeska giydiğimiz, ahtarpa taktığımız, hançer taşıdığımız için değil, aynı zamanda geleneklerimizi bir araya getirme ve onları modern çağa uyarlama çabasıyla birleşmeliyiz.
- Hem MAD hem de DAK'daki faaliyetler belli finansal maliyetler gerektirmektedir. Sizce, bu tür organizasyonlar için en etkili kaynak yaratma yöntemi nedir?
- İlginç bir şekilde bu sorunu Moskova'da çözemedik. Zaman-zaman çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Bunlar, genellikle bir restoranda gerçekleşen, yıllık büyük toplantıdır. Bu toplantılar biletli oluyor ve bu biletleri ederinin örneğin beş katına alan belli sponsorlarımız var. Geriye kalan her şey çoğunlukla birkaç kişi tarafından karşılanıyor. Bildiğim kadarıyla Dünya Abaza Kongresinde de Egzek (DAK Yüksek konsey Başkanı Musa Egzek) – baş finansörlerden. Bu sebeple henüz sorduğunuz soruya verebilecek bir cevabım bulunmamakta. Gerekli kaynakları bulabilme konusunda gerektiği kadar yetenekli değiliz sanırım.
Zengin vatandaşlarımızı, düşünce tarzlarını, dünya görüşlerini, toplum yararına değiştirmeye, tüm toplumun mutsuz iken tek başına mutlu olmanın doğru olmadığına, bu topluma yardım etmeyi denemeye değeceğine ikna etmek için formlar ve yöntemler bulmalıyız. Buna ek olarak, etkinlikler için para bağışlayarak, bir şekilde “karma”nızı da olumlu etkilersiniz. Bir şekilde bu toplumun gelişimine katkıda bulunuyorsun. Moskova'da çocuk dans topluluğumuzu ayakta tutmamaız gerektiğini söylediğimizde, bazıları bize şöyle cevap veriyor: bu çocuklarında aileleri var onlar ödesinler. Her ailenin maddi gücü olmadığını söylediğimizde ise, “o zaman onların çocukları katılmasın” cevabını alıyoruz. İlkel ve önemsiz tepkiler. İnsanları toplum yararı diye bir şeyin olduğu gerçeğini düşünmeye teşvik etmek çok zordur. Ya insanlar gerçekten bunu anlamak konusunda isteksizler ya da gerçekten anlayamıyorlar. Bilemiyorum.
Bir diğer durum – “bakır borulara darbe” girişimi gibi, bağış yapanlar hakkında gazete ve dergilerde bahseden harika insanlar. Fakat bu da bazen pek işe yaramıyor, çünkü birçok varlıklı insan tam tersine böyle bir şeffaflık istemiyor, bağışları hakkında konuşmak istemiyor. Bir zamanlar Abhazya’nın birkaç Devlet Başkanına «Bağış» kanunu bildiğim için, [kanunda] farklı ülkelerde mevcut olan bazı değişikliklerin yapılmasını teklif ettim. Örneğin, [bağışçılar için] vergi indirimi ve kolaylıklar sağlanması gibi, fakat bu konuda kimseden bir adım göremedim.
- DAK ve bir bütün olarak Abhazya'nın ana görevlerinden birinin modern, gelişmiş bir devlet inşa etmek olduğunu söylediniz. Bu hedefe kendi katkınızı nasıl görüyorsunuz? Ve sizce bu hedefe ulaşmak her Abhazın boynunun borcumudur?
- Ben bunu kendi boynumun borcu olarak görüyorum. Ben gerçekten hiçbir zaman utanç verici - bir "ezik" olmayı kabul edemem, Abhazya'nın bir devlet olması projesine destek veremez isem bu durumda tam olarak böyle hissederim. Bir girişimci olarak ne kadar başarılı olursam olayım, her zaman bu sorunun çözümünde katkıda bulunmadığım için yenilginin acısını hissederim. Bu benim boynumun borcu ve ben elimden geldiğince yerine getirmeye çalışıyorum. Bazen, gece yarısından sonra bu konuda daha az iyimser hissediyorum. [gülüyor] (röportaj gece yarısından sonra yapılmıştır).
girişa yada kayıt yapmalısınız.