Karaçay-Çerkes’in ünlü siyaset ve toplum emekçisi İsmel Bıc’ın yıldönümünde, DAK Bilgilendirme Portalı bu olağanüstü kişinin yolunu, ailesini, yaşam değerlerini ve sıra dışı hobilerini anlatıyor.

Lyudmila Aysan

25 Ocak tarihinde Karaçay-Çerkes’in ünlü siyaset ve toplum insanı, Siyasal Bilimler uzmanı, Karaçay-Çerkes Millet Meclisi Kurallar ve Görev Tanımları Komitesi Başkanı İsmel Abdul-Gaziz-ipa Bıc 65 yaşına giriyor. Ben, başarılı bir insanın hikâyesinin, kahramanın kökenine, köklerine belli bir dereceye kadar inmeden tamamıyla anlatılamayacağına inananlardanım. Bu muhtemelen, ancak zamanın bağlantısının önemini, genetik hafızayı ve gelenekleri korumanın önemini fark eden bir insanın, hayatını mutlu ve ilginç bir şekilde inşa edebileceğinin bilincinden kaynaklanmaktadır. Bu tarz insanların yaşam yolu her zaman büyüklerin taklitlerine, en iyi nitelik ve becerilerinin korunmasına ve geliştirilmesine odaklanır. Bu olumlu deneyim, ailede kalır ve çocuklara aktarılır. İsmel Abdul-Gaziz-ipa Bıc da bu tip insanlardan birisidir. Böyle insanlardan: “Atalarına layık bir evlat”, diye bahsedilmektedir.

Ve böylece, konuşmamıza, önce soyunun tarihini hatırlayarak başlamaya karar veriyoruz.

Bıclar - Ubıhlar

İsmel, Bıc sülalesinin tarihçesini, kimseyi kırmamak için her zaman ve her yerde aynı şekilde anlatıyor: “Abhazya'dan Abıcba sülalesinden kardeşlerimde kalabilir ve ağırlayabilirim, Adıgey'de Bıclara gidebilir, Karaçay da Bıclarla bağımı korur ve yurtdışından kardeşlerimle buluşabilirim. Hepimizi eski etnik Ubıh kültürü birleştirmekte. Bununla birliğiz”, diyor.

Söyleşi muhatabım büyük bir aileden, altı kuşaktır Kubina köyünde yaşıyor. İsmel, babası 53, annesi 48 yaşındayken bu köyde doğmuş. Aile köyün sıradan sakinlerindendi. Babası Abdul-Gaziz Paşa-ipa, annesi Hacer Nasıp-pha idi. Çiftin tam sekiz evlat getirmiş dünyaya.

İsmel ailenin en küçüğü imiş. İsmini hatırasını yaşatmak adına baba tarafından büyük dedesinden almış. İsmel Abdul-Gaziz-ipa’nın Muzakir ve Askerbi adında (bugün hayatta olmayan) iki erkek kardeşi, Kseniya ve Tamara adında iki de kız kardeşi varmış. Kız kardeşleri bugün “tabi ki” baba ocağının koruyucusu ve veliahtı ile sıkı ilişkilerini koruyorlar.

“Anne tarafından büyükbabam da çok çocuklu imiş, tam 22 çocuğu dünyaya gelmiş”, - diyor İsmel Abdul-Gaziz-ipa ve hikayesini gülümseyerek anlatmaya devam ediyor: “Bu tür bir örnek bugün, Abhaz ve Abaza ailelerin demografik durumunun iyileştirilmesi için iyi bir örnek olabilir”.

Atalarının tarihi ilginç ve aynı zamanda da çok trajik. Dedesi Paşa İsmel-ipa Bıc din görevlisiymiş. Müezzin olarak görev yapıyormuş. Oğullarından biri – Bemırza (İsmel’in amcası) babasını işini devam ettirerek Kubina köyünde sevilen ve sayılan birisi olmayı başardı. Anne tarafından dedesi Nasıp Cançor – 1917 devrimine kadar Kubina köyünün yöneticiliğini yürütmüş. O dönemde bu vasıf köy meclisi başkanlığına denkmiş. Maalesef kadrolaşma ve toplu siyasi tutuklamaların döneminde, 1926 yılında kurşuna dizilmiş.

Bıc büyük bir itina ile saklanan o dönemlerin fotoğraflarını büyük bir ilgiyle bize gösteriyor. Ataları tarafından mühürlenmiş - renkli kıyafetli, cesur yüzlü, inanılmaz bir enerji yayan bu fotoğraflara, kayıtsız kalmak imkansız.

“Her şey bir günde yıkıldı”

Hikaye yavaş-yavaş İsmel'in ebeveynlerinin kaderine geliyor.

Bir gün babası, tarlada çiftlik işleriyle uğraşırken tesadüfen karısının ve iki çocuğunun birçok köylü ile birlikte "sınır dışı edilmek üzere, Ceguta tren istasyonunda, yük vagonlarında olduğunu" öğrenir. En büyük baskıların yaşandığı 1933'dü (1920'lerin sonlarından 1950'lerin başına kadar Stalinizm döneminde SSCB'de gerçekleştirilen kitlesel politik baskılar).

“Her şey bir günde yıkıldı”, – diyor acı ile İsmel.

O dönem genç ve cesur bir adam olan Abdul-Gaziz, ailesinin harap olmuş evinde etrafa bakındıktan sonra bir dakika bile tereddüt etmeden ailesine yetişmek için koşar - ve bir mucize eseri yetişir.

Tüm bunlar 17 Nisan 1933 yılında gerçekleşti. İsmel’in genç ebeveynleri o gün bu ayrılığın 18 yıl boyunca süreceğini, her iki bebeğinin de planlanan yere giden yolun zorluklarını taşıyamayacağını ve yolda öleceğini, hatta vardıkları yabancı topraklarda dünyaya gelen üçüncü evlatlarını da kaybedeceklerini hiç akıllarından bile geçirmemişlerdi…

Sürgünler, Omsk bölgesinin Vasi bölgesindeki “Krasny Çerkess” tarım karteline yerleşmek zorunda kaldılar ve burada Çerkes Özerk Bölgesi'nden gelen sürgünlerle yaşayıp, çalışmakla görevlendirildiler.

İsmel gururla, “Bir insanın ruhen ve bedenen yeterince güçlü olması durumunda hayatta çok şeye dayanabileceği söylenir. Ebeveynlerim aynen böyleydiler”,diyor.

Tabii ki, hayata yeni bir yerde yeniden başlamak için muazzam irade ve sıkı bir çalışma gerekiyordu.

İsmel Abdul-Gaziz-ipa, “Atalarım bu zor yaşam dönemine şeref ve onurla katlandılar. Yabancı topraklarda ağabeyim Muzakir, kız kardeşlerim Kseniya ve Tamara dünyaya gelmiş. Askerbi (büyük erkek kardeşi) ve ben ebeveynlerimiz 1951'de anavatanlarına döndükten sonra Abazaşta da doğmuşuz”, diye anlatıyor.

Hatırayı yaşatmak

Hala bu konuda ne kadar endişe duyduğunu fark ederek, ebeveynlerinin daha sonra uzun zaman yaşamak zorunda kaldıkları bu yerleri ziyaret etmek isteyip istemediklerini merak ediyorum.

İsmel Abdul-Gaziz-ipa, “Babam sürgünün ayrıntılarını hatırlamak konusunda son derece isteksizdi, ama ben kendim inisiyatif grubunun bir parçası olarak, sürgünlerin yakınları ile buralara dört kez gittim”, diye paylaşıyor bir yığın arşiv belgelerini ve fotoğraflarını göstererek.

Hatta babasının başkanlık ettiği 3 Eylül 1941 kolektif çiftçilerin toplantı protokolünü, Çerkes’den gelen sürgünlerin listelerini, emekçi başarılarının sertifikalarını bile bulmayı başarmış.

Bu keşiflerin ana sonucu, 2019 yılında Omsk bölgesinin Pologrudovo kırsal yerleşiminin geçiş noktasında bir anıt kompleksinin açılması olmuş.

İsmel, “Bu, tarihimizin trajik döneminde yaşamın zorluklarına katlanan tüm sevdiklerimizin hatırasıdır”, diyor.

Yüzyılın inşacıları

İsmel Bıc'ın yaşam yoluna geri dönecek olursak, ne yaparsa yapsın, her zaman yaptıklarını, bu dönemde türüne az rastladığımız bir tutumla, insanlara karşı ilgili ve saygılı yaptığını belirtmek gerekir.

Karaçay-Çerkes’de tanınmış ve saygın bir politikacı ve devlet adamı olan İsmel Bıc her daim hem ciddi hem de hevesli olmuş.

Çok küçük yaşlarında iken bir radyo tutkunu olduğunu anlatıyor. Hatta belli bir dalgada yayına girmeyi bile başarmış, arkadaşları ve tanıdıklarını kutlayarak şaşırtmış. Ayrıca evdeki ev aletlerini kolayca tamir edebilir ve komşularına da bu konuda yardımcı olurmuş.

İsmel, “Bu yönde gelişmem mümkün olmadı: Taganrog Radyo Mühendisliği Enstitüsü'nde başarısız geçen sınavın sonucunda kendimi inşaat sahasına bulum”, diye anlatıyor duvar ustası olarak gelişen kariyerinin başlangıcını.

Bir süre sonra genç adam askeri görevini yapacak ve Stavropol Politeknik Enstitüsü'nden mezun olacak, 18 yılını inşaat sektörüne adayacaktır.

İsmel Bıc'ın hayatının bu dönemi, global bir proje olan 144 hektarlık ir alana kurulanedilen Avrupa'nın en büyük sera çiftliği “Güney” in inşanın bir üyesi ve memleketi Kubina köyünün yakınlarında 12 bin kişilik bir bölgenin düzenlenmesinde geçiyor. İnşaat sektöründe, kariyerinin başlangıcından bu yana Bıc üst düzey görevlerde bulunur. Şubat 2001'den Mart 2004'e kadar Çerkessk belediye yönetiminin Dış Ekonomik İlişkiler Bölümü’nün Başkanlığını yapar.

İnşaat sektöründe olduğu zamanlardan öne çıkan bir diğer projesi de: 1995-1996'da, inşaat departmanında uzman olduğu dönemlerde, teröristlerin bir tıp kurumuna gerçekleştirdikleri hain saldırıdan sonra Budyonovo hastanesini restore etmiştir.

Bir toplum emekçisi ve siyaset adamı

O zamanın tüm umut vaat eden gençleri gibi İsmel Abdul-Gaziz-ipa Bıc da kamu çalışmalarında aktif olarak yer aldı. SSCB'nin silahlı kuvvetlerinde askeri görevini yerine getirmekte iken Almanya'da garnizonun Komsomol örgütünün sekreter yardımcısı olarak çalıştı.

İsmel, “Daha sonra1984'te, olması gerektiği gibi, Sovyetler Birliği Komünist Partisine katıldım ve kulağa ne kadar banal gelse de, bugün hala ideallerine bağlı kalarak saflarında yer alıyorum”, diye anlatıyor siyasi görüşünü.

Mart 2003'te Bıc, Komünist Partisi’nin Karaçay-Çerkes Bölge Şubesi Komitesi'nin birinci sekreteri seçildi ve Komünist Partisi’nin Merkez Komitesi üyesi oldu. 2004 yılında ise Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti Ulusal Meclisi (Parlamento) milletvekili oldu. Köy ve şehir konseylerinden dolayı çoktan milletvekili tecrübesine sahip olmuştu.

Bugün İsmel Bıc, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti yasama organı milletvekilliğine dördüncü kez seçilmiş bulunuyor. Bu dönemde iki kez bilim, eğitim, kültür, spor, gençlik ve turizm komitesine başkanlık etti, yerel özerk yönetim, ulusal politika, kamu dernekleri ve dini kuruluşlarla ilişkiler komitesi başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Bugün kurallar ve görev tanımları komitesinin başkanlığını yürütmekte. Her politikacı gibi, hayatında da, değişen gerçekler ve şiddetli çatışmaların kaleydoskopunda, bazen işinin tatsızlıklarıyla karşı karşıya kaldı. Bununla birlikte Bıc, ülkede rakipleri arasında bile dürüstlüğü ve prensipli oluşu, duyarlılığı, iyimserliği nedeniyle saygı ve popülarite kazandı.

“İyilik yap - suya at…”

Bu arada, bu makalenin yazarı olarak, yönettiği küçük Abaza halkının sosyal-ekonomik ve kültürel kalkınma yasalarının uygulanmasına ilişkin çeşitli komisyonlar üzerinde İsmel Abdul-Gaziz-ipa Bıc ile şahsen olarak çalışma fırsatım oldu. Bu nedenle, sadece profesyonel değil, aynı zamanda insani niteliklerinin de en iyi yönlerine şahsen biliyorum. Çevresindekiler, halkına olan bağlılığı ve anavatanına olan sevgisi, insanları dinleme, ihtiyacı olanların yardımına gelme ve sadece sözle değil aynı zamanda eylemde yardım etme yeteneği dolayısı ile onu takdir ediyorlar.

Her birimizin hayatında tüm bunlar gittikçe azalıyor ve dahası bu değerler, devlete ve topluma hizmet etmek için görevlendirilen isimler için çok daha önemli.

Bu konuyu biraz daha açmaya çalıştığımda, gerçek bir erkek ve dağlıya yakışır şekilde İsmel Abdul-Gaziz-ipa beni durdurdu ve şöyle söyledi: “Rahmetli babam bu gibi durumlarda eski bir Abazaatasözünü kullanırdı “İyilik yap - suya at”. Tamda bu felsefeyle yaşamaya çalışıyorum”.

Elburus’a tırmanış

İsmel Abdul-Gaziz-ipa ailesi ile çok mutlu. Bir sonraki sokakta yaşayan Karaçay-Çerkes Pedagoji Enstitüsü Fizik ve Matematik Fakültesi mezunu olan eşi Sima Emyükua ile 1979'da evlenmişler. İki erkek ve bir kız olmak üzere üç harika evlatları bulunmakta. Ayrıca gurur duydukları altı da torunları var. Sıkıntısız bir yaşam arzusu ve perspektifleri onları başka yerlere çağırırsa da, gençler Bıc baba ocağında kalmışlar, babalarının modern bir şekilde döşenmiş evinde mutlu bir şekilde yaşıyorlar. Atalarının eski evini, sürekliliğin ve hatıraların sembolü olarak dikkatlice onararak, özenle korunmuşlar.

Çocuklarının başarılarını bilen birisi olarak İsmel'e, onun kanaatine göre hangi evladının kariyerinde aynı başarılara ulaşabileceğini sordum.

Ciddi miydi yoksa latife mi etmişti bilemiyorum ancak buna cevabı şöyle oldu: “Evlatlarımın hepsinden çok memnunum ancak beni sadece yeğenim – kız kardeşim Kseniya’nın oğlu Murat Nuh-ipa Oz (eski dünyaca ünlü sporcu, Abazinskiy belediyesi eski başkanı ve bugün Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı kadro yönetim başkanı) geçebildi”. O anda aklımdan, gözde yeğeninin, atalarından miras olan alçakgönüllülüğünü göz önünde bulundurarak, böyle düşünmeyeceğini geçirdim. Muhtemelen, azim ve hedeflerine ulaşmada, Murat Nuh-ipa babasının yanı sıra, saygın dayısını da örnek almıştı.

İsmel Abdul-Gaziz-ipa Bıc ile ilgili yazımı sonlandırırken, hayatından, kararlılığını ve manevi gücünü bir kez daha ortaya koyan çok ilginç bir gerçeği okuyucularla paylaşmadan geçemeyeceğim. Bıc Rusya ve Avrupa'daki en yüksek dağ olan Elbrus’un zirvesine tırmanmayı başardı hem de tam beş kez! Bu inanılmaz!

İlk defasında, Karaçay-Çerkes'deki "Alibek" tırmanma kampı konaklama bölgesine yerleşmelerine yardım ettiği Saratovlu meslektaşları tarafından keşfe katılmaya davet edildi. Yorucu antrenmanlarını izleyen İsmel şaka yollu ortaya bir laf atar: “Bakın siz bozkırcılar biim dağlara tırmanıyormuş! Cevap olarak ise – “Sen bizimle gelmeye ‘korkuyor musun?’”.

Daha sonra, 2006 yılında partinin Moskova'daki bir sonraki genel kurul toplantısından sonra İsmel Abdul-Gaziz-ipa, hemen son konuşmalarını hatırlatan, o seferin lideri, Devlet Duma milletvekili Valery Rashkin ile karşılaşır.

İsmel, “Burada kendime ve onlara kendi dağlarımızı nasıl kolayca fethedeceğimi kanıtlamaya karar verdim. Bu çok zor ve tehlikeli bir etkinlik, ama ilk tırmanışımda gördüklerimden o kadar çok etkilenmiştim ki bir daha beni durdurmak zor oldu”, diye anlatıyor.

Dağlardaki “mucize” izlenimlerinden birini paylaşıyor: Elbrus'a tırmanışlarından birinde, şaşırtıcı bir doğa olayını görme şansını yakalamış: On beş küçük kasırga, , sanki dans ediyorlarmış gibi aynı anda dönmeye başlamışlar, birkaç dakika sonra ise ortadan kaybolmaları ile parlak güneş yüzünü göstermiş. İnsanların dağlara tekrar-tekrar gitmelerinin bu sıra dışı anlar ve duygular uğruna olduğu çok açık!

İsmel Abdul-Gaziz-ipa'nın daha uzun yıllar bu fiziksel ve zihinsel zindelikte kalmasını, başarılarının tadını çıkarmasını temenni ederiz. Değerli İsmel Abdul-Gaziz-ipa, size tüm içtenliğimizle sağlık ve yeni ilham kaynakları diliyoruz!