Abhaz soylularından olan Teğmen Konstantin Lakrba, Birinci Dünya Savaşı'nda düşman mermisi ile vurulmuş ve genç yaşta ölmüştür. Ancak onun savaş becerileri, korkusuz çıkışları onu genç yaşında efsane yapmayı başarmıştı.

Arifa Kapba

Konstantin Şahan-ipa Lakerbay (Lakrba) Çerkez bölüğü Asteğmeni Şahan (Yosif) Lakerby’ın (Lakrba) oğlu ve Abhazya’da çok tanınan, varlıklı toprak sahibi – Murzakan Lakrba’nın da yeğeni idi. Kardeşleriyle birlikte, Duripş köyünde bir kilise ve bir okul inşa etmişti.

Konstantin Lakrba 8 Ocak 1891 yılında Lıhnı köyünde doğmuştur. Konstantin sıkı bir şekilde Abhaz gelenekleri içerisinde büyümüştü. Annesinin sütünden, Anavatanına sağdık, büyüklerini sayan, kadınlara saygılı davranan bir fıtratı alarak büyümüştü. Kraliyet soyundaki diğer erkekler gibi onun da yolu belirlenmişti – askerlik.

Konstantin Lakrba, Voronej Büyük Prensi Mihail Pavloviç Askeri Kolordu’sunda okudu. Daha sonra Elizavetograd Süvari Okulu'na kaydoldu. Genç Lakrba okulun en iyi öğrencilerinden biriydi ve 1913'te mezun olduktan sonra Tver 16. Süvari Alayı'na kabul edilerek Teğmeniğe terfi etti.

Savaşın tam ortasında

Teğmen Lakrba’ya I.Dünya Savaşı sırasında, Kafkas Süvari Tümeni'nin bir parçası olan, Çerkez birliğinin içindeki “Abhaz yüzlüsü” bölüğüne önderlik etmek nasip olmuştu.

Bu bölüğün “vahşi” olarak adlandırılması bir tesadüf değildi. Yazar Lev Tosltoy’un oğlu gazeteci İlya Tolstoy’un bu savaşçılar hakkındaki sözleri: “Alaylar, biri diğerinden daha güzel olarak, atlı bir düzende geçiyordu ve tüm şehir, bu doğal resmin görülmemiş manzarası karşısında şaşkınlığını ve hayranlığını saklayamadan izliyordu. Sonra kalabalığa karıştım ve bu canlı geçidi yerel halk üzerinde yarattığı izlenimini ilgiyle izledim. Onların şaşkın, dona kalmış yüzlerine baktım, coşkulu ünlemlerini dinledim. İçimde bir yerlerde bir şey, bu birliklerin de bizim - Rusların olduğunu ve onların bizimle birlikte, düşmanlarımızla savaşacağını, onları yenmek veya gerekirse ölmek için istekli olduklarını fısıldayan bir gurur vardı. Bunlar vahşi kır çiçekleri idiler, ilkel güzellikleriyle görkemli, parlak ve çekici olan... Asil başlarını gururla dik tutarlar ve onları yok etmeden ve dallarını kesmeden kendi köklerinden sökmek imkânsızdır”.

“Abhaz Birliği”, Abhaz ulusunun temsilcileri olan birkaç düzine askerden oluşuyordu.

Konstantin Lakrba, akrabası Prens Bata Ançabadze’ye yazdığı bir mektupta bölük askerlerinin isimlerini listeliyordu: Ardaşın Akirtaa, Miha Çirikba, Kalistrat Dzidzaa, Mihail Ermalov, Vasiliy Lakoba, Kaçubey İnal-İpa, Diç Kuakuaskir, Konstantin Margania, Nif Tania, Semen Arnaut, Mişa Ançabadze, Paku Tsışba, Mamet Abuhba, Çiç Kapba, Kokun Agrba ve diğerleri.

Teğmen Lakrba bu mektubunda: «Büyük savaş döneminde kendi halkımın lideri olma ve halkımın menfaati için yorulmadan çalışma şerefine nail olduğum için çok sevinçli ve mutluyum. Doğruları söylemem gerekirse - Abhazlarla birlikteyken ve savaşırken, bir dakika bile kendimi düşünmedim, hiç birisi eksik kalmasın, yaralanmasın diye sadece genç süvarileri (Abhazları) düşündüm. Kendi halkımla birlikte ortak anavatanımız olan Rusya’nın çıkarlarını koruyabildiğim için kaderime minnettarım. Abhaz kahramanların ihtişamıyla, dürüst bir şekilde, zorlu bir savaşta öleceğiz, bizler unutulsak ta, hep birlikte kraliyet teşekkürüne nail olacağız. İşte bunlardan sonra, görevlerini yerine getirmenin huzuruyla, Abhazlar vatanlarına cesurca girecekler. Abhazları utandırmadıklarını, aksine onların umutlarını haklı çıkardıklarını bilerek, babalarının ve dedelerinin gözlerinin içine minnet duygularını görmek için derin- derin bakacaklar… Zafer ile sevgili Abhazya'mıza dönecekler».

Babadan oğla

«Abhaz Birliğini» Teğmen Lakrba’nın babası – Şahan Huseyin-ipa’nın kurduğu söylenmekte. Kendi inisiyatifiyle Abhazya'da 150 genç gönüllü buldu ve onlarla birlikte aktif orduya katıldı.

«1915 yılı Ocak ayında, Şahan Lakrba hastalığından dolayı çok kıymet verdiği Abhazlardan bir süre uzaklaşmak zorundaydı, – diye yazıyor eğitimci Konstantin Maçavariani – Abhazları yakınlarından bir önder olmadan anavatanlarından uzak bırakmama arzusu sonuç almıştı. Babasının yerine, Çerkes alayının başına, süvari alaylarından birinin genç subayı olan Tver Süvari Alayı'ndan Konstantin Şahan-ipa Lakrba getirildi».

Böylece Abhaz Birliğinin önderliğini Teğmen Lakrba babasından devraldı. Sonrasın da, Lakrba bir düşman mermisi ile öldürüldüğünde, babası Şahan, oğlunun ölümünün kendi suçu olduğu düşünüldüğü için teselli edilemez bir durumdaydı.

«Abhaz kahramanları önünde saygıyla eğiliyorum»

Teğmen Lakrba hiçbir zaman «kendini kollamayı» düşünmemişti – düşmanlarına korkusuzca saldırarak ne kadar cesur bir adam olduğunu gösterdi. Buna rağmen, mektuplarından hiçbirinde kendi başarılarından hiç bahsetmedi, ancak birliğindeki askerlerin cesaretini ve korkusuzluğunu her ayrıntısıyla yazdı. Bata Ançabadze’den, ona yazdığı mektubunda, tüm Abhazlara ‘Abhaz Birliğinin’ başarılarını - 45 Abhaz askerin, 300 Avusturyalı saldırıyı nasıl geri püskürtmeyi başardığını, düşmanlarının saldırılarına neredeyse bir gün boyunca nasıl dayandıklarını ve başka askerlerin geri çekileceği yerde nasıl direnmeyi başardıklarını, anlatmasını istiyordu. Baştan kaybedilmiş olarak kabul edilen yerlerden zaferle dönebilmeyi başarıyorlardı.

Lakrba, “Birliğimizi en tehlikeli yere gönderdiler, giderken de ölüme gittiğimizi söylediler. Düşman tarafında, 600 kişilik dört bölük, makineli tüfekler ve toplar vardı: Hala durduğumuz yerlere - iki gruba ayrıldık. Çok ürkütücü bir tabloydu – çıldırmış gibi saldırıyorduk. Mermiler yetmiyordu, her türlü mühimmattan çıkan sesler kulakları sağır ediyordu. Talimatlar duyulabilecek gibi değildi. Ama biz şerefimizle bize verilen görevi yerine getirdik ve kahraman olarak bu savaştan çıktık. Birliğimiz bir araya geldiğinde hayatta olduğumuza hiç birimiz inanamıyorduk. Herkes şükrediyor, birbirine sarılıyordu. Yaralı atlardan eyerlerini indirdik. Yaralı Çerkesleri ve piyadeleri <…> oradan çıkardık ve sakince kendi birliğimize katıldık. Alaya geri döndüğümüzde, komutan bize saygı olarak - şapkasını çıkardı ve şöyle dedi: «Abhaz kahramanların önünde saygıyla eğiliyorum. Sadece Abhazların şanını korumakla kalmadınız, tüm beklentilerin üstüne çıktınız», dedi”.

Teğmen Lakrba “Abhaz Birliği” askerlerini hep koruyup kollamaya çalıştı ve her zaman hepsinin kendisine eşit olduğunu ve aralarında ayrım yapmadığını vurguladı. Özellikle savaşçıların moralinin, arkalarında savaş alanı dışında kalanlar tarafından desteklenmesi için çırpınıyordu.

“Konstantin Şahan-ipa , – öncelikli olarak ben ölmediğim sürece hiçbir Abhazı, hiç bir zorlu koşulda bırakıp gitmem. İkincil olarak ise onlara daha sık bu tarafa mektup yazmalarını söylerken, sizleri de kan kardeşlerinizi unuttuğunuz için ayıplıyorum. Onlar bizim için kendi topraklarından kopmuş ve zor şartlardalar... Onlara çerkeska, çorap, mes, kamçı gibi şeyler yollayın. Bu onları mutlu edecektir. Abhazya’nın onları hatırladığını ve düşündüğünü bilerek ilerleyebilmek için güç toplayacaklardır”.

Teğmen ile birlikte savaşa

Teğmen Lakrbac hiçbir zaman zaferlerinden, başarılarından bahsetmezdi, ama her kahraman için olduğu gibi onun başarılarından bahseden birileri mutlaka çıkardı. 1 Ekim 1915 yılında Başkomutanın № 790, talimatında: «...Diğer cephede Teğmen Lakrba, karma Çerkez müfrezesi ile yıkıcı top ve tüfek atışı altında, kolundan yaralı halde, düşman engellerini aşmış kırk kişiyi de kılıçtan geçirmiş ve bir subayı, 25 düşük rütbeli askeri ve karakol telefonunu ele geçirmiştir. Kafkas Ordusu ve Kafkas Askeri Bölgesi'nin bana emanet ettiği Kafkasyalı askerlerin yiğit başarılarını duyurmaktan onur duyuyorum».

Oldukça minyatür görünüşlü, kısa boylu ve zayıf bir yapıya sahip olan Konstantin Şahan-ipa Lakrba – dışarıdan bakıldığında savaşta korkunç bir kahramana dönüşen birisine benzemiyordu. Onu çok iyi tanıyanlardan birisi olan Simon Basaria, “Görünüşü bir kartala benzemeyen kahramanlı ruhu insan, kartala sadece burnu benziyor”, diyordu.

Teğmenin kendisi ise kendi hakkında , bir Abhaz olarak aynı zamanda Rus Ordusunun teğmeni olmaktan gurur duyduğunu yazıyordu.

Düşük rütbeli askerler Teğmene hayranlık duyar, onunla omuz omuza savaşmayı bir şans olarak görürlerdi.

Simon Basaria, Konstantin Lakrba ile ilgili denemesinde «Alt rütbeli askerler arasında Teğmene duydukları güven çok büyüktü. Askerler bu Kahramanlar savaşa, gönüllü ve korkusuzca gidiyorlardı. Birlikte savaşa Teğmen ile gidenlere kurşun değmediğine dair bir inanç yayılmaya başlamıştı», diye yazıyor.

Görülmemiş başarı karşısında alkışlar

Teğmen Lakrba savaş alanında, sadece korkusuz bir asker gibi değil, aynı zamanda bir şövalye gibiydi. Yanındaki arkadaşını zorda bırakmayı, birisinin esir düşmesine göz yummayı, yaralı birine yardım etmemeyi kabul edilemez buluyordu. Birçok kişi tarafından anlatılan, silah arkadaşını imkânsız bir durumdan kurtarma hikâyesi gerçek dışı görünse de, olayın birçok görgü tanığı bulunmakta.

Bu olay, Lakrba komutasındaki savaşçıların Tirol oklarıyla savaştığı bir savaşta oldu. Maçavariani, Tiroller o kadar sağlam duruyor, öyle bir ateşle karşılık veriyorlardı ki, yüzlerce asker aynı anda geri çekilmek zorunda kalmıştı, diye yazıyor.

Teğmen Lakrba tam geri çekilirken, yakın tanıdığı silah arkadaşı Asenkov’un ağır yaralandığını ve düşman siperinin yüz adım kadar yakınına düştüğünü fark etti. Konstantin Lakrba onun için gitmezlerse, Asenkov’un ya kan kaybından ya da düşman kurşunu ile öleceğini çok net anlayabiliyordu. Teğmen o anda yıldırım hızıyla karar verdi, mantıksız bir karar gibi görünse de – her ne pahasına olursa olsun yaralı arkadaşı için geri döndü.

Bu olay ile ilgili, Rus gazeteci, yazar Nikolay Breşko-Breşkovskiy, “Ve atını kırbaçlayan Lakrba, ormandan dört nala fırlar, hızını gittikçe arttırarak, atıyla dostuna odaklanır ve Tirol siperinin yanına dayanır. Süvarinin bu dürtüsüyle sersemleyen Avusturyalılar önce bir afallarlar. Daha sonra kendileri için başarısız, Lakrba için başarılı bir şekilde ateş açmaya başlarlar. Teğmen, omzundaki kurşunla inleyen Asenkov'un yanına atı eğer. Asenkov fiziksel olarak, kısa boylu olan Lakrba’nın kaldırmayacağı kadar, yapılı bir insandır. Ve gizlenen şaşkın Avusturyalılar için bir mucize daha gerçekleşir: Lakrba kırbacı ile atının ön ayaklarına dokunarak, atı yatırır. At kalktığında sırtında iki yük vardır. Lakrba Tirol'lere doğru bağırarak kırbacını sallar ve yavaşça kendi yoluna gider. Franz Joseph'in favori ordusu üzerinde öyle bir izlenim bırakır ki, arkasından ateş bile etmezler. Hatta düşmanı unutup siperden çıkan bazı Tiroller, Lakrba ve davranışını alkışlamaya başlarlar», diye yazmıştır.

Teğmenin çok fazla bu tarz başarıları vardır. İstihbaratta, Konstatin Şahan-ipa’nın Almanca bilmesinin özel bir yardımı vardı. Askeri başarılarından dolayı Teğmen birçok yüksek nişanla ödüllendirilmişti.

Bu madalya ve nişanlar arasında: Kutsal Büyük Şehit ve Muzaffer Georgiy IV. derece, Aziz Anna II. derece ve kılıcı, Aziz Stanislav II.derecesi ve kılıcı, Aziz Anna II.derece kılıcı ve yayı ve bunun gibi daha birçoğu bulunmakta. İlk üçünü, Çerkes taburunda, Galitska cephesinde, diğerlerini ise süvari alayında Alman cephesinde verdiği hizmetlerinden dolayı almıştı.

Teğmen Lakrba’nın ölümü

Simon Basaria bu olayında tanığı olmuştu. 1916 baharında, Teğmen Lakrba, Armavir'e yaralı olarak getirildi. O sırada Basaria, orada Yüksekokulda okuyordu. Genç Abhaz Lakrba’nın başarılarını duymuştu. Tanışmaları da burada olmuştu. Lakrba, yarasının onun istediği gibi hızlı iyileşmemesinden dolayı endişe duyuyordu. Zorlukla bi süre bekleyebildikten sonra, "yerel birliğinin sıkıntılarını paylaşmak için" hemen geri döndü , diye yazıyor Basaria.

savaş meydanına dönmek için acele eden Teğmen Lakrba, Galitska ve Çertovets kasabası yakınlarındaki keşif sırasında düşman mermisine hedef oldu. 15 Haziran 1916'da 26 yaşında öldü. Naşını çok sevdiği vatanı Abhazya’ya getirdiler.

Kahramanın başarılarını çok iyi bilen tüm ulusu Anavatanında şehidine ağladı. Konstantin Maçavariani yas günlerini şöyle anlatıyor: «Teğmen Lakrba’nın, cenazesinde olanları anlatmanın bir yolu yok. Özellikle Kopiya’nın(Kopiya – Lakrba’nın aile içindeki lakabı) sütannesinin ve onun akrabalarının durumunu aktarmak imkansız. Göğüslerini yumrukluyor, yüzlerini, saçlarını yoluyorlardı. Şehidin tabutuna sarılıp öpüyorlar, başlarını tabuta vuruyorlardı.

Gudauta'dan Lıhnı köyüne kadar dört kilometrelik bir alan boyunca cenaze alayı uzuyordu. Hayatının baharında aramızdan ayrılan Teğmen Lakrba gibi bir kahramanın kaybına içtenliğiyle ağlamayan tek bir insan yoktu».

Teğmen Lakrba, “Eğer savaştan sağ dönemezsek tek hayalimiz ve isteğimiz – her biriniz anavatanınız Abhazya’ya ve soydaşlarınıza olabildiğiniz kadar faydalı olun” sözlerini atfettiği çok sevgili anavatanında, memleketi Lıhnı’da toprağa verildi.

Kaynaklar:

* Konstantin Maçavariani’nin makalesi - «Savaşta şehit düşen kahraman, subay K.Ş Lakrba’nın kutsal anısına»

* Simon Basaria'nın denemesi - «K.Ş Lakrba»