Bugün yaşasa idi, Türkiye'nin Abhaz diasporasının önde gelen temsilcisi İrfan Argun 21 Nisan’da 85 yaşında olacaktı. Tüm yaşamı boyunca, vatanına karşı inanılmaz derecede büyük bir sevgi taşıdı, bunu Abhazya'nın iyiliği için yaptığı çalışmaları ile de kanıtladı.

Arifa Kapba

Tanınmış bir işadamı ve toplum emekçisi olan İrfan Argun, Türkiye'nin Düzce ilçesi yakınlarındaki küçük Anhua köyünde doğdu. Ataları, 19. yüzyılda Abhazya'dan sürgün edilmelerinin ardından (1817-1864 Kafkas savaşının bir sonucu olan) buraya yerleşmişlerdi. Argun’un her zaman temas halinde olduğu en yakın akrabaları da Anhua köyünde, ama Abhazya’da yaşıyorlardı. Bildiğiniz üzere sürgün yıllarında Abhazya’dan Türkiye’ye çok fazla insan sürülmüştü. Bu insanlar genelde bir arada kalmaya, aynı yerlere yerleşmeye çalışıyorlardı. Yerleştikleri yerlere de anavatanlarındaki köylerinin ismini veriyorlardı.

Abhaz terbiyesiyle yetişmiş bir işadamı

İrfan Argun, iş yönetimi konusunda uzmanlaşmış, bir ekonomistti. Küçük yaşlardan itibaren cesur ve kararlı bir işadamı olduğunu göstermişti: risk almaktan ve daha önce kimsenin yapmadığı şeyleri yapmaktan korkmuyordu. Örneğin, Türkiye'de ilk duty free mağazasını (İngilizce “Duty free” - gümrüksüz satış mağazası) O açmıştı. Ortak olduğu turizm şirketi de başarıyla gelişmişti. İrfan Argun, Türk şirketlerinden biri olan Türk Hava Yollarında da hisse sahibi idi.

İrfan Argun’u yakından tanıyan ve dostu olan repatriant, eski siyasetçi, tercüman Oktay Çkotua, “Türkiye’nin tanınmış siyasetçilerinden birisi idi. çok geniş çaplı bir ticaret alanına sahipti. Savaştan bile önce, Abhazya ile ilk temaslarını kurduğunda, Türkiye’de yaşayan Abhaz-Adıge işadamlarını bir araya getirerek “Nart a.ş” şirketini kurmuştu. Bu şirket sayesinde, Abhazya’ya ilk sermaye aktarılmıştı. Abhazya'ya ilk defa o zaman gelmişti, 1990 yılıydı. Burada çalışmayı planlıyorlardı, ancak savaş (Abhazya Ulusal Kurtuluş Savaşı) ve abluka başladı, bu faaliyete devam edilemedi”, diye anlatıyor.

Fakat İrfan Argun sadece bir işadamı değildi: O, Abhazya’ya yardım edebilecek ağırlığa ve maddi güce sahip bir Abhazdı. İrfan uzun yıllar bunun için çalıştı ve başardı. Anavatanına faydalı olmak için büyük bir isteği ve birçok istisnai niteliği vardı.

Çkotua, “O sadece başarılı bir işadamı değildi, aynı zamanda Abhaz adetlerine göre yetiştirilmiş ve “apsuara” kurallarına göre yaşayan bir insandı. Güçlü bir karaktere sahipti, bazen de katı biriydi ve ilginç bir şekilde bu ona daha çok saygı duyulmasını sağlıyordu”, diye hatırlıyor. Çkotua, tüm bunların, Abhazya'daki savaştan önce İrfan'ın, Vladislav Ardzınba'nın Türkiye'deki üç temsilcisinden biri olması gerçeğinde önemli bir rol oynadığını düşünüyor.

Oktay, “Atay Tsuşba ve Cengiz Gogua ile üçünün Türkiye temsilcisi seçilmeleri tesadüf değildi, diaspora’da güven duyulan saygın insanlardı”, diyor.

Görev olarak değil kan bağıyla Abhazya’yı destekleme

1992 yılında, Abhazya’da savaş baş gösterdiğinde, Türkiye’de İrfan Argun’nun inisiyatifi ile Abhaz Dayanışma Komitesi kuruldu. İlk başta Komite’ye Atay Tsuşba Başkanlık yapmış,. daha sonra bir dönem Cemalettin Ardzınba ve onda sonra ise 16 yıl boyunca İrfan Argun yürütmüştü bu görevi.

Çkotua, “Komitenin tek amacı vardı –diplomatik, yatırım ve geri dönüş gibi her yönden Abhazya’yı desteklemek. Bir başka deyişle, Abhazya’yı ilgilendiren her konu bu Komite’de çözümleniyordu”, diyor.

İrfan Argun, birçok kez Abhazya'ya gelmiş, Abhazya ve diasporanın sorunlarına yönelik konferanslara ve Komite Başkanı olarak Abhaz-Abaza halkının kongrelerine defalarca kez katılmıştı.

Oktay Çkotua, “Komitenin faaliyetlerinin yüzde sekseni Argun İrfan’ın sırtındaydı dersem büyük ihtimal abartmış olmam. Buna rağmen herhangi bir somut faaliyetin büyük kısmını kendisi yürütür ve neredeyse tüm maddi yükünü de sırtlanırdı. Komitenin finansal giderlerinin çoğu, elbette ki diasporanın diğer üyelerininde bazı kişisel katkıları olsa da, İrfan Argun'un kişisel gelirinden karşılanırdı”.

Çkotua, “Abhazya’nın bir şekilde anıldığı tüm çalışmalarda yer alırdı”, diyor. En önemlisi de bunu görev olarak değil kan bağı olarak yapmak zorunda hissetmesi idi.

“Abhazya’ya gitmek isteyen herkese yardım eder, Abhazya’dan gelen herkesi; gazeteci, akademisyen, öğrenci, tedavi için gidenler gibi buradan (Abhazya’dan)gönderilen her sınıftan insanı karşılardı. Bana öyle geliyor ki, Onun bilmediği ve yardımı dokunmadığı herhangi bir olay, bir iş yoktu. Komite’de bunu yapıyordu, ama zaten Argun İrfan’ın karakteri buydu – o her şeyden haberdar olmalı ve gerekliyse yardım etmeliydi”.

Oktay Çkotua kendisinin bildiği, Abhazya’nın iyiliği için Argun İrfa’nın yaptığı çalışmaların ve yardımların “dağın sadece görünen kısmı” olduğundan çok emin. Argun İrfa’nın çalışmalarının genişliğini tam olarak kimse hiçbir zaman bilmez, kendisi de bunları anlatmayı övünmeyi sevmezdi.

Hem Sert hem de aynı anda duygusal bir insan

Onu çok iyi tanıyanlara göre İrfan Argun – uzun boylu, yakışıklı, tarihi anavatanı ile ilgili konularda ilkeli, karşısındaki insan hangi rütbeye ya da mevkie sahip olursa olsun, konumunu veya işlerini düşünmeden, görüşlerini ve düşüncelerini açıkça ifade etmekten asla korkmayan bir insandı.

Oktay, Abhaz devletinin politikalarına aykırı bir şey yapmayı hiçbir koşulda asla kabul etmeyeceğinden çok emin konuşuyor.

“İrfan Argun, devletimizin haklarını, Türk yetkililere - cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlara karşı kesinlikle özgürce savunurdu. Onlara yazdığı mektupları kendi gözlerimle gördüm ve bazı görüşmelerinde de şahsen bulundum. Abhazya'nın çıkarlarını koruma konusundaki ilkeleri ve kararlılığı bugün hala birçokları için örnek olabilir. Protokoller, belgeler, tüm bunlar arşivlerde var, hepsi çalışılabilir. Tüm bunlar açılır, ortaya çıkarsa, işte o zaman herkes, Onun Abhazya için ne kadar çok şey yaptığını, nasıl gerçek bir Abhaz olduğunu, vatansever olduğunu hatta nasıl bir kahraman olduğunu açıkça anlar”.

Bu kahraman - prensipli, katı ve hatta zaman-zaman sert, ama konu anavatanına, köyü Anhua’ya geldiğin de yumuşak yürekli ve hatta duygusal bir tavra bürünürdü.

“Abhazya'nın kurtuluşu için ölenler hakkındaki hikayeleri dinlerken ağlar, bizim için artık sıradan olan şeylere bile üzülürdü. Hepimiz – ata vatanına geri dönenlerin hepsi hemen-hemen aynı duyguları (yoğun milli duygular) hissetmişizdir. Ama Argun İrfan diğerlerinden çok daha farklıydı, onun için Abhazya çok özeldi, bu güçlü insanın en duygusal yanıydı ve bunu hayatı ve çalışmaları ile ispat etmişti”.

“Bizde” – daha farklı yapıyorlar

Oktay Çkotua, İrfan ile ortak fikir ve düşüncelerle birleştirildiklerini ve hepsinin “Abhazya ile bağlantılı” olduğunu vurguluyor.

Oktay, “Gerek ben Türkiye’ye gittiğimde, gerekse O buraya geldiğinde hep buluşurduk. Son zamanlarda İrfan’ın sağlık sıkıntıları baş göstermiş, birkaç ameliyat geçirmişti ve bu sebeple Abhazya’ya seyahat edemiyordu. Abhazya’yı çok özlüyor, bu durum onu çok üzüyordu. Neredeyse gün aşırı Türkiye’den beni arıyordu”.

Çkotua, İrfan Argun ile telefonda, Abhazya’da olanlar, ortak tanıdıklar gibi birçok konu üzerine saatlerce konuşabildiklerini, Abhazya’dan konuşmayı çok sevdiğini hatırlıyor.

Oktay Çkotua, “Bazen buradan Türkiye’ye gidenlerle beraber kendisine “açaşü” gibi ulusal yemeklerimizden yollamamı rica ederdi. Bunu orada bu yemekleri hazırlamadıkları için değil, sadece “bizde” daha farklı yapıldığından emin olduğu için isterdi. Birbirimizi sayar, dostluk ederdik. Kendisine çok değer verirdim. Bugün artık O aramızda değil ama kendisini ve sohbetlerimizi sıklıkla anıyorum”, diye bizimle paylaşıyor.

İrfan Argun 27 Ağustos 2016 yılında aramızdan ayrıldı. Memleketi Düzce’de toprağa verildi. Son yolculuğuna uğurlandığı törene diasporanın önde gelen isimlerinin yanı sıra, Abhazya Geri Dönüş Komitesinin o dönemki başkanı Vadim Haraziya önderliğindeki heyet katıldı.

Argun İrfan’ın oğlu Murat ve kızı Sevda Argun’un da birçok kez Abhazya’da bulunduğunu ve Abhazya vatandaşlığına sahip olduklarını öğrendik.