Dünya Abaza Kongresi Yüksek Konseyinin bir üyesi, Abhazya Ulusal Kurtuluş Savaşı gazisi, tanınmış Abhaz etnolog Marina Bartsıts 55 yaşında.

Said Barganciya

DAK Yüksek Konsey üyesi, tanınmış Abhaz etnolog, toplum emekçisi, Abhazya Ulusal Kurtuluş Savaşı gazisi, Marina Bartsıts 55 yaşında. Sadece 55 yaşında - ancak bir insanın hayatında dolu-dolu bir devir: savaş ve barış, mutluluk ve keder, zaferler ve günlük yaşam ...

Mütevazilik dersi

Yeni bir deneme üzerinde çalışmaya başladığınızda, yeni bir kahramanla tanışırsınız - ilk önce ismen tanışırsınız, yakınlarının röportajlarından, makalelerden, sevdiklerinin yorumlarından ve bulabileceğiniz tüm materyallerden, sonra şahsen kendisiyle – bu her zaman daha ilginç ve heyecan vericidir. Kafanızdaki soruları sıralarsınız, bir kişinin hayatının iyi bilinen koşullarını araştırır ve onu bir dereceye kadar anlamaya çalışırsınız, kişisel bir tanıdık hayal eder ve bir kural olarak, gelecekteki muhatabınızı hala tanımadan, ona saygı ve sempati duyarsınız.

Marina Bartsıts’ın telefonunu arıyorum. Çalarken bir yandan nasıl selamlayacağımı düşünüyorum. Marina çok geçmeden cevap veriyor, selamlıyor ve tanışıyoruz. Arama nedenimden bahsediyorum ve çok uzun sürmeyen bir konuşma yapıyoruz. Bir görüşme teklif ediyorum - çünkü ayrı bir zamanda, sakin bir atmosferde derinlemesine konuşursanız, kahramanın kendisine adanan yazı en iyisidir ...

Kahraman kadın hakkında makale! Ya da sadece – kahraman kadın hakkında: sanırım her kadın – Abhazya Kurtuluş Savaşı kahramanı ve tanınmış bir bilim insanı değildir. Bunları dile getirmiyorum tabi ki, sadece aklımdan geçiriyorum ve o an kendisi… kibar bir şekilde “dehşet yoğun” olduğunu ve ailevi nedenlerden dolayı buluşmayı kibar bir şekilde reddediyor.

Tabii ki anlaşılabilir bir durumdur bu: Fiziksel olarak b kadar görev ve sorumlulukla baş etmek bile zordur. Ve yine de – doğru hesaplayamamış olabilir miydim, aklım biranda karıştı,

Editör kadrosu tarafından planlandığı gibi, bir deneme yazılacak mıydı? Nasıl olmuştu da sıradan – günümüzde nadir görülen bir mütevazılıkla- büyük bir röportajı reddedebileceği gerçeğini hesaba katmamıştım? “Daha uzun yıllar yaşamayı planlıyorum, önümüzde birçok doğum günü olacak, başka bir seferinde görüşmek için mutlaka fırsatımız olacaktır…”, – diye gülümsüyor telefonun diğer ucunda Marina Mkan-pha.

Ve ben, bu sefer gazetecilik sebatım içinde geri çekilmem gerektiğini hissederken, yıldönümü için onunla ilgili yazıyı mutlaka yazacağımın kararını kendi içimde kesin olarak karar vermiştim. Ve bence: böyle dobra, cesur ve olağanüstü bir insan, her zaman en önemli şeyler hakkında konuşabilecek arkadaşları vardı. Haklıydım. Marina Bartsıts, en yüksek ödüllerden Abhazya Kahramanı unvanına layık görülen başka bir Abhazyalı - Tali Capua ile yıllardır arkadaştı. Marina’nın hikayesini bize anlatması için onu aradım.

Kırılgan güçlü kadın

Ancak Tali’nin Marina ile ilgili hikayelerini paylaşmadan önce, bazı biyografik notlar düşmek istiyorum.

Marina Bartsıts, 16 Kasım 1964'te Abhazya'nın Gudauta bölgesi Blabırhua köyünde doğdu. Babası Mkan Bartsıts, ataları saygın ve değerli insanlar olan görkemli bir aileden geliyor. Mkan'ın kendisi bir köylüydü ve kendi emeği ile yaşadı. Anne, Venera Tskua, aslen Jüandrıpş köyünden. Mkan ve Venera, iki erkek ve iki kız olmak üzere dört çocuğu büyütürler. Dördüne de yüksek öğretim imkanı sağladılar. Marina ailenin en küçüğü. Suhum Kondrat Dzidzaria Yatılı Okulunda okumuş. Çalışkan bir öğrenciymiş ve en çok beşerî bilimleri severmiş. Marina, okuldan sonra Rostov Devlet Üniversitesi Tarih Fakültesi'nde öğrenimine devam etmiş.

Rostov Devlet Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra, Moskova Etnoloji Enstitüsü'nde yüksek lisansına başlamış.

Tali Capua, “Yazın onu öğrenimi için yolcu etmiştik. Ama Moskova’da yurtta vatanında savaşın başladığını duymuş”, diye anlatıyor.

Yakın dostu Abhazya Ulusal Kurtuluş Savaşı esnasında kendisi ile röportaj yapıyor şu soruyu soruyordu: çok genç ve geleceğin etnoloğu olan bir kızın öğrenimini bırakıp savaşa katılmasının sebebi ne olmuştu?

“Bana şu cevabı vermişti: “Ben ulusumun geleneksel kültürünü öğreniyorum. Eğer ulusum olmazsa bütün bu araştırmalarımın hepsi benim için anlamını yitirir. Bugün ulusum yok olma sınırına gelmişken soydaşlarımın yanında olmak benim boynumun borcudur”, diye röportajdan bir bölüm hatırlatıyor Tali Capua.

O günlerde Abhazya'nın dışındaysanız, topraklarına girmek zordu. Gagra, Gürcü işgalcilerinin elindeydi. Ve çok genç, zayıf ve kırılgan bir kız olan Marina, Rus askeri uçağı tarafından Bambora'ya (Gudauta bölgesinde bir köy) getirilmesini sağladı. Abhazya'ya geldikten sonra, bir süre Abhazya'nın ilk Cumhurbaşkanı Vladislav Ardzınba'nın sekreteri olarak çalıştı. Ekim ayının ortalarında Eşera’ya geldi ve yaralıları kurtarmak için orada kaldı, hemşirelik yaptı.

Marina Bartsıts verdiği bir röportajında, “25 yıl geçti, ancak son iki yılda çok güzel davranmadığımı fark etmeye başladım. Hoşça kalın bile demeden [Gudauta] 'dan ayrılmıştım. Gerçek şu ki, Gudauta'da her zaman benim yerimi alabilecek birisi olacaktı. Ve cephede yeterli insan yoktu. Bir savaşçı olmasam bile düşündüm ki, en azından bedenimle bir metreyi kapatabilirim. Ama şimdi anlıyorum ki o zaman vedalaşmam gerekirdi”, diye itiraf ediyor.

Tüm bu aylar boyunca, Marina ebeveynlerinden cephede olduğunu sakladı: kızlarının Gudauta'da çalıştığını düşünüyorlardı. Marina ayrıca bir fotoğraf arşivi oluşturdu. Savaştan sonra, Maya Amıçba ile birlikte Batal Copua Galerisinde fotoğraf sergisi gerçekleştirdi.

Tali Capua, “Çok açık sözlü insanları seven birisi. Yakınlarının çıkarlarını her zaman kendisininkilerin önünde tutar. Savaşta da bu böyleydi. Onun için öncelikli olan, kendisini hiç esirgemeden yakınlarına ilgi alaka göstermektir. Ve bunu hiçbir zaman yakınmadan yapar. Bunları size kulaktan dolma anlatmıyorum, tüm bunları bir yıldan fazla kan ve göz yaşı içerisinde boğuştuğumuz zamanlarda yaşadım”, diye anlatıyor.

Çatışmalara katılan savaşçılardan biri olan Mirod Gojba, yaz taarruzunda Marina’nın hastaların yaralarını sardığını gördü. Daha sonra bu olayı bir röportajında şaşkınlıkla Tali Capua’ya şu sözlerle aktarmıştı: “Öyle başarılı, öyle becerikli ve hızlı hareketlerle bunu yapıyordu ki, sanki bir doktor gibiydi”.

Bu sadece savaşta böyle değildi.

Tali Capua, “Savaştan hemen sonra 1993 yılı Kasım ayında ciddi bir kaza geçirdim. Neredeyse bir yıl kadar Moskova’da hastanede yatmak zorunda kaldım. Marina burada da bana çok yardımcı oldu. Neredeyse her gün yanımda olarak moralimin bozulmasına asla izin vermedi. Ve bu yaralanmalardan tamamen kurtulabilmemde, şüphesiz, Marina'nın katkısı çok büyüktü. Çok az kişi bu tür özveride bulunabilir”, diye hatırlıyor o günleri.

İnsanlara karşı duyduğu yüksek sorumluluğu aynı zamanda hayatındaki tüm işlere karşıda her zaman duymuş bir şahsiyettir Marina. Bu hayattaki en büyük ilgi alanı olarak ise fotoğraflar her zaman ön sırada geliyor.

Tali Capua, “Marina’yı ilk gördüğüm günden itibaren her nerede olursa olsun omuzunda mutlaka fotoğraf makinası asılı idi. Bugün Abhazya’da onun kadar geniş bir fotoğraf albümüne sahip sanırım bir kişi daha yoktur. Ben en önemli, değer biçilemez kareleri olarak, cesur savaşçılarımızın fotoğraflarını görüyorum. Bu bizim tarihimiz. Bir gün tüm bu eserlerin kaliteli bir şekilde yayınlanacağını ve halkın mirası olacağını umuyorum”, diye paylaşıyor.

Savaşta güçlenen dostluk

Tali ile Marina arasındaki dostluk 1989'da başladı. Evet öyleydi.

Tali, “Gulia Abhaz Beşerî Bilimler Enstitüsü'nde çalışmaya başladım. Marina o dönem enstitü yöneticisi Vladislav Grigoriy-ipa Ardzınba’nın sekreteri olarak çalışıyordu. Çok gençti. Ve çok kırılgan, narin bir kızdı. Ama her zaman muazzam enerjikti. Marina tarihçiydi ama şiirleri çok seviyordu. Taif Acba’nın şiirlerini ezbere bilir, Tsvetaeva ve Ahmatova’yı okurdu...”, diye anlatıyor.

Marinina'nın dünya şiirinin şaheserleri hakkındaki şaşırtıcı bilgisinden bahsetmeye devam ediyor arkadaşı.  İşte burada, enstitüde tanışır iki dost.

Tali Capua, “Her şeyden önce, Anavatanımızın kaderi için duyduğumuz endişe ve Abhaz halkının kötü durumuyla ilgili endişelerimiz bizi bir araya getirmişti. Bu durumu değiştirmek için mücadele edenlere katıldık. Bizi Abhaz Enstitüsü ve “Aydgılara” (Aydgılara Halk Forumu 1988'de kuruldu ve asıl amacı Abhazya halkının ulusal devletliğini tekrar kurma mücadelesiydi) birleştiriyordu. Daha sonrasında ise vatan için mücadele eden kardeşlerimizle omuz omuza verdik”, diye hatırlıyor o günleri.

O zaman, şimdi olduğu gibi, bilim insanları bütün gün enstitünün duvarları arasında oturmuyorlardı. Bilim adamları çoğunlukla evde çalışıyorlar, diye açıklıyor Capua.

Tali, “Ancak benim evimde, ayrıca çalışabileceğim bir ofis yoktu ve bu yüzden her gün enstitüye geliyordum. Ruhu şad olsun, Enstitünün bilim sekreteri Emma Kilba ve Marina Bartsıts kesinlikle her gün yerindeydi. İşte o zamanlar hepimiz yakınlaştık. Sonuçta, birçok yaşanmışlık vardı. Sosyal durumumuz çok çalkantılıydı ve bu da bizi birleştiriyordu. Neyi, nasıl yapacağımız hakkında birçok görkemli planımız vardı, ancak savaş her şeyi engelledi. Marina’yla arkadaşlığımızın bu yıl 30. yılı. Arkadaşlığımızı savaş güçlendirdi diyebilirim”, diye paylaşıyor.

Önemli olan – insanlık

Savaş dostuna göre, insanlığı Marina Bartsıts'ın en önemli niteliği.

Capua, “2000'li yıllarda Marina Bartsıts, Abhazya Cumhuriyeti Ulusal Meclisine seçildi. (2002-2007 yılları arasında Bartsıts, üçüncü dönem Ulusal Meclis milletvekili oldu). Seçilmiş bir temsilci olarak çalışmalarını ve seçmenlerine karşı tutumunu, bugüne kadar bir vekilin nasıl olması gerektiğine dair sergilenmiş en iyi örnek olarak görüyorum. Ülkemizin tarihini çok iyi bilen, yarınını düşünen, tüm hayatını tereddütsüz ülkesine adamaya hazır ulusunun şanlı bir evladı”, diye vurguluyor.

Arkadaşı, Marina'nın kişisel zevklerinden ve hobilerinden fotoğrafçılığa ek olarak, dağlara olan aşkını ifade ediyor. Bu Marina için "bir hastalık gibi" diye ekliyor.

Tali Capua, “Sanırım dağlara gitmediği hiçbir yılı olmadı. Dağlara olan bu sevgi, ona çocukluğunda babası tarafından aşılanmış. Ve o zamandan beri, bu bağı taşıyor. Marina dağ geleneklerini iyi bilir, araştırır. Bugün, bu geleneklerin çoğunun kaybolduğu için çok içerliyor ve üzülüyor. Şimdi onu görüyor gibiyim, savaş sırasında dümdüz gidiyor, bir saniyeliğine adımlarını eksiltmiyor ve çıktığımız farklı yüksekliklerde hiç geriye bakmıyor. Biz artık yorgunluktan ölüyorduk ama o inatla ve kolayca ilerlemeye devam ediyordu”, diye hatırlıyor Abhazya Kahramanı dostunun kararlı ve güçlü karakterini anlatırken.

Akrabalar arasında ve iş başında

Benimle sohbetinde “dehşet yoğunluğundan” ve aile koşullarından bahseden Marina Bartsıts, her zamanki gibi doğrudan ve olduğu gibi konuştu. Tali Şalikua-pha’nın sözlerine göre, son yıllarda annesinin hastalığından dolayı, Marina haftada birkaç gününü Blabırhua köyünde geçiriyor ve diğer günlerde de üniversitede ders veriyor. O günlerde de “onu görmek mümkün değil”, diye belirtiyor.

Savaş gazisi, “Ancak ne olursa olsun haftada bir gün mutlaka görüşürüz. Marina benim için en yakınlarımdan birisi. Ayrıca, bazı önemli toplumsal meseleler ortaya çıktığında, onun fikrinin ne olduğunu ne düşündüğünü bilmek isterim. Benim için bu çok önemli. Çünkü biz her zaman onunla iletişim halindeyiz”, diye paylaşıyor.

Marina Bartsıts bugün etnolojiyle uğraşmaya devam ediyor ve uzun zamandan beri önde gelen bir Abhaz bilim insanı olarak kendini kanıtlamış bulunmakta.

Dostu, “Bugün öncelikli çalışma yönünün AGU'da ki öğretmenliği olduğunu düşünüyorum. Marina Bartsıts'ın derslerinin, gençlerin, halklarının geleneksel kültürüne karşı tutumlarını, ulusal kimliğin oluşumunda güçlü bir etkiye sahip olduğunu düşünüyorum”, diye belirtiyor.

Tali Capua, Bartsıts'la gerçekleşemeyen söyleşimiz hususunda beni kısmen rahatlattı: Marina Mkan-pha doğum gününü kutlamaktan hiç hoşlanmıyor. Genelde nasıl kutluyor? "Genelde kutlamıyor".

Capua, “Bu günü hiç kutlamamak onun doğası. Ancak dostlarının ve iş arkadaşlarının bu günü kaçırmayacaklarını düşünüyorum”, diye vurguluyor.

Güçlü bir Abhaz kadınının yaşamıyla ilgili bu kısa hikayede, elbette, eksikler var - çünkü kahramanımızın kendisinin en içten düşünceleri yok. Belki de okuyacak ve söz verdiği gibi başka bir zaman görüşmeyi kabul edecektir. Gelecekte bu röportajı gerçekleştirme hakkımı saklı tutuyorum. Bu arada, Kongre'deki meslektaşlarımızla birlikte, DAK Yüksek Konsey üyemizin yeni yaşını tebrik ediyoruz.

Size güç, sağlık, refah ve mutluluk diliyoruz sevgili Marina Mkan-pha!