Abhaz okurlarına, Rus edebiyatı klasiği olan Aleksandr Puşkin'in eserlerini ve diğer birçok şairin şiirlerini anadillerinde okuyabilme fırsatı sunan olağanüstü çevirmen, Abhazya’nın halk şairi Muşni Laşüria ilerleyen yaşına rağmen aktif yaratıcı faaliyetlerine devam ediyor.

Arifa Kapba

Muşni Laşüria 16 Ocak 1938 yılında, Abhaz köyü Kutol da, saygın bir şahsiyet olan, yetenekli hikaye anlatıcısı Taya Laşüria’nın ailesinde dünyaya geldi. Büyük çiftçi ailesinin Muşni dışında, üç oğlu ve dört kızı daha vardı. Muşni'nin ağabeylerinden Datikua, Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında (II. Dünya Savaşı) pilot idi. 1944'te Leningrad yakınında kahramanca şehit düştü.

Muşni Laşüria şiirlerini, henüz 10-11 yaşlarında iken, sekiz yıllık Kutol okulunda okurken yazmaya başladı. Bir televizyon röportajında şöyle anlatıyordu: “İleride büyük işler yapmayı, bu yönde isim yaparak kendisine şan şöhret katmayı planlayarak şair olmaya karar veren insanların çok olduğunu düşünemiyorum. Böyle bir durumla sık karşılaşılacağını sanmıyorum. Açıkçası bunun birkaç kişinin içsesi olduğunu düşünüyorum”.

«Şairler köyünden»

Muşni Laşüria, şiir tutkusunda doğduğu yerin büyük bir rol oynadığını birçok kez açıkça dile getirmiştir. Köyden genellikle “şairler köyü” olarak bahsedilmesi tabi ki tesadüf değildir. Kutol Köyü birçok Abhaz şair ve yazarın doğduğu yerdir.

Muşni Laşüria 1953 yılında Kutol okulunu bitirdikten sonra, Suhum Devlet Pedagoji Enstitüsüne girer. Edebiyat kulübünün toplantılarından birinde Muşni, Kutol’daki evlerinde birkaç defa karşılaştığı, babası Taya ile sohbet etmeye gelen, onun ağzından halk hikayelerini ve efsanelerini kaydeden Şota Salakaya ile karşılaşır. O dönemlerde Muşni okul çocuğu iken şimdi neredeyse eşit konumlardadırlar. Her ikisi de edebiyat ve şiir konusunda son derece tutkuludurlar ve aralarındaki beş yaşlık fark artık kalkmıştır. Böylelikle uzun yıllar sürecek dostluğun temeli atılmıştır.

Filoloji Bilimleri Doktoru Şota Salakaya, “Beraber edebiyat kulübüne ve gecelerine katılıyorduk, şiirleri coşkuyla dinleyip daha sonra irdeliyor, üzerine tartışıyorduk. Dostluğumuzun başlangıcı elbette ortak ilgi alanımız - edebiyata duyduğumuz sevgi olmuştu”, diye anlatıyor.

Laşüria enstitüyü bitirdikten sonra, Gorki’nin ismini taşıyan Suhum Devlet Pedagoji Enstitüsü Filoloji Fakültesine girdi. Bu fakülteyi de bitirdikten sonra Muşni Laşüria 1960 yılında Moskova’da edebiyat bölümünde okumaya başladı.

Edebiyat Enstitüsünde

Ulusal yazarımız, Abhaz televizyonuyla yaptığı röportajlarından birinde, edebiyat enstitüsündeki çalışmaları hakkında bahsederken, edebiyat enstitüsünde, onun için en önemli şeyin, Komsomol ve sosyal gerçekçilik hakkındaki her türlü “siyasi” şiiri bir kenara bırakmayı ve şiirin ifade özgürlüğünün, kişinin kendini ifade etmesi olduğunu açıkça anlaması olduğunu belirtiyor. Akıl hocalarından bu mesajı çok iyi alan Laşüria, en içten ve samimi duygularını kağıda güvenmeye başlıyor.

“Muşni Laşüria ilk başlarda duygusal bir lirik olarak yazmaya başladı — diye vurguluyor yakın arkadaşı Şota Salakaya, “Onun öncül liriğinin edebiyatımızda yeni bir akım haline geldiğini ve değerli bir yer edindiğini itiraf etmeliyiz. Bu eserler, Laşüria'nın öncüllerinin eserlerinden, folklorden, daha farklı daha belirleyici eselerdi. Bu eserler, çok daha kişisel, acıyı hissettiren ve dünyaya yazarın karakterini net bir şekilde ifade eden sözlerdi”, diye ekliyor.

Moskova'da üniversite ve lisansüstü öğrenim gören şair burada tam on yıl kalır. Bu sürede orada, kendisi kadar edebiyat konusunda tutkulu olan genç insanlarla gerçekleştirdiği buluşmaları ve sohbetleri güzel duygularla yâd ediyor.

Özellikle edebi ve şiirsel gecelerde sıklıkla bir araya gelindiği, sohbetler edildiği anlatılıyor. Bu gecelerde, mükemmel bir okuyucu olarak Laşüria’dan, Puşkin'in “Evgeniy Onegin”den veya Lermontov'un şiiri “Mtsıyri”den alıntılar okuması istenirmiş.

1974'te Muşni Laşüria, Moskova'dan döndükten sonra, Dmitry Gulia'nın adını taşıyan Abhaz Bilim Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlar. Daha sonra kıdemli araştırmacı olarak yükselir ve 1988'de bu bilim kurumunun edebiyat bölümüne başkanlık etmeye başlar. Muşni Taya-ipa Laşüria, farklı dönemlerde "Alaşara" yayınevinin baş editörlüğünü yapmıştır. Neredeyse on yıl boyunca Abhazya Yazarlar Birliğinin de başkanlığını yürütmüş ve tüm bunları güçlü yaratıcı faaliyetleri ile birleştirmiştir.

Lirik ve Epik

Bir lirik yazarı olarak başlayan Muşni Laşüria, sonunda epik yapıtlara da geçmeye başlamıştı. Ve Fazıl İskander’in hakkında şu sözleri söylediği "Altın Post"u yarattı: Bu şiirde, Abhaz şiirinde benzeri görülmemiş bir epik motif konsantrasyonu ortaya çıkmıştır, asırlık şarkı folklorunun zenginliğini göstermektedir… Kendi ülkesinin trajik marşı haline gelen bir şiir”.

Muşni Laşüria'nın bir diğer anıtsal eseri ise, Abhazya Halkının 1992-1993 yıllarında gerçekleşen Kurtuluş Savaşı'na adanmış “Anavatan” isimli şiirsel romanıdır. Bu çalışmanın üzerinde çok uzun süre çalışarak, yıkıcı,yokedici düşman imajı ve kendi içimizden gerçek kahramanları - anavatanın savucularını çok iyi yansıtmayı başardı. “Anavatan” çalışmasında – Abhazya Devletine İlk Başkanlık yapan Vladislav Grigoriy-ipa Ardzınba, savaş sırasında kaybolan yetenekli şair Taif Acba gibi önemli birçok isim net bir karakter olarak yer almaktadır.

Yakın dostu Şota Salakaya, Muşni Taya-ipa Laşüria’nın böyle bir şiir yazma hayalini uzun yıllar kurduğunu, bu süre zarfında yazdığı birçok şiiri aynı başlık altında birleştiğini belirtiyor. Bu şiirler arasında: “Nalçik de Miting”, “Kabardey ben senin oğlunum”, “Abhaz Kızları”, “Aç artık kanatlarını Abhazya” bulunmaktadır. Daha sonrasında tüm bu şiirler uyumlu bir şekilde bir şiir romana dönüşürler.

Muşni Taya-ipa Laşüria bu eserinin kalbindeki yerinin her zaman çok farklı olduğunu birçok kez dile getirmiştir. Hatta bunun üzerine bir şiir bile yazmıştır:

Yüce tanrım sana minnettarım:
Anadilimi bana hediye ettiğin için,
İlham beni terk etmediği için,
Hayatımı ve cesaretimi bana bahşettiğin için,
Düşündüğüm her şeyi ifade edebildiğim için,
Bir yandan yüceltirken kaybettiklerimizi,
Diğerlerini suçlayabildiğim için,
Ödülüm emeğin ta kendisi idi
Daha ne isteyebilirim ki!
Minnettarım sana
Bir ulusun en büyük zenginliğini bana anlatmayın
Pimi çekilmiş bir el bombası gibi patladığında
İnsanın kalbi nasıl dayanır ki buna
Anavatanım – benim tüm servetim
Gözyaşlarımda, terde, çaresizlikte, kanda,
Bu sana – dünyevi bir anıt
Sen hep yaşa!

(Natalia Vanhanen'in çevirisi ile)

Çevirmenlik çalışmaları

Muşni Laşüria'nın yaratıcılığının bir diğer önemli kısmı ise edebi çevirileridir. Herhalde, Laşüria'nın çeviri alanındaki en ünlü eseri, roman edebiyatının klasiklerinden biri olan Rus edebiyatından Aleksandr Pushkin'in “Evgeniy Onegin” adlı şiirsel romanını Abhaz diline çevirmesidir.

Şota Salakaya, Muşni Laşüria’nın “Evgeniy Onegin” çalışmasından önce bir diğer Rus klasiği olan Mihail Lermontov’un “Mtsıriy” adlı şiir romanını başarılı bir şekilde çevirdiğini, fakat bu eserin doğrudan Kafkasya ile ilgili olduğu için çevirisinin biraz daha kolay olduğunu vurguluyor. Hem Abhaz, hem de Kafkasyalılardan anane olarak çok farklı olan, derin Rus hatlara sahip, ulusal yaşam tarzını yansıtan “Evgeniy Onegin” eserinde ise durumun çok farklı olduğunu belirtiyor.

Salakaya, “Klasik romanın tüm zengin içeriğini, asıl kaynağın figüratif sistemini bozmadan, genç yazılı bir edebiyat diline çevirmek, son derece zor bir iştir”, diye belirtiyor ve ekliyor, “Laşüria bu görevle zekice başa çıktı ve nihayetinde orijinalinin soluk bir kopyasını değil, bağımsız kanlı canlı ikinci bir eser ortaya çıkardı”.

2010 yılında Rusya Cumhurbaşkanı Dmitry Medvedev, Moskova Kremlin'deki Georgiy Salonunda, Abhaz Halk Şairi Muşni Laşüria’ya “Evgeniy Onegin” eserinin çevirisi dolayısı ile “A.S.Puşkin Madalyası”nı takdim etti. 2015 yılında ise yazara, gene başka bir çevirisi - Şota Rustaveli’nin “Kaplan kürklü şövalye” Rusya genelinde verilen “Delvig” ödülünü getirdi.

Seksenli yaşlar

2018 yılında Abhazya Muşni Laşüria’nın sekseninci yaşını kapsamlı törenlerle kutladı. Bu tarihin şerefine, “Abhaz şiirinin, edebiyatının ve kurgusunun gelişiminde göze çarpan başarıları dolayısı ile” Halk Şairine “Ahidz-Apşa” I.derece madalyası takdim edildi. Şairin doğum günü için düzenlenen gece, Abhaz Devlet Dram Tiyatrosu'nda gerçekleşti. Günün kahramanına sayısız tebrikler sunuldu. Ayrıca yönetmen Madina Argun tarafından. Laşüria'nın çalışmalarından alıntılar içeren şiirsel bir oyun sahneledi.

Muşni Laşüria ilerleyen yaşına rağmen, bıkmadan, yorulmadan üretmeye devam ediyor. Çok kısa bir zaman önce yeni şiiri “Aşaeçea” «Ашаеҵәа» (Abazaca – şafak yıldızı anlamına gelmekte) piyasya sunuldu.

Dostu, şair Şota Salakaya, Muşni Taya-ipa’nın en güvenilir destekçisinin her zaman, ünlü Abhaz siyasetçi Aslan Otırba’nın kızı Elena Otırba - aramızdan çok erken ayrılan eşi olduğunu belirtiyor. Çift beraber Astanda ve Rabia isimli iki güzel kız yetiştirdiler.

Muşni Taya-ipa Laşüria, bugüne kadar birçok madalya ve unvana layık görüldü. Daha öncesinde “Ahidz-Apşa” madalyası III ve II. Derecelerine ve Devlet Dmitriy Gulia ödülüne layık görülmüştü. Halk Şairi unvanını ise 2009 yılında almıştı.

Bununla birlikte, birçok röportaj da ve konuşmasında Muşni Laşüria, onun için hayattaki en önemli başarının her zaman yaratma kabiliyeti olduğunu belirtmiştir.

Laşüria “Bir yazar, öğretmen, köylü, kim olduğun önemli değildir - herkes bu dünyada bir iz bırakmak ister. Kimisi soyunu yürütecek çocukları ile kimisi bir fidan ile. Biz yazarları soracak olursanız, bizde geride yazdıklarımızla iz bırakmak isteriz”.