Abaza edebiyatı çalışmalarının ve folklorun kurucusu Vladimir Batah-ipa Tıgu'n doğum günü vesilesi ile DAK Bilgilendirme Portalı olarak bu olağanüstü bilim insanı hakkında bir materyal hazırladık.
Georgiy Çkala
Vladimir Tıgu 25 Nisan 1935'te Koydan köyünde, Karaçay-Çerkesya'da dünyaya geldi. Doğduğu köyde ilkokuldan mezun olduktan sonra, komşu köy Nikolayevskoe ortaokuluna girdi ve bitirdi. 1960 yılında kırmızı diploma ile (takdir belgesi) tamamladığı Kabardey-Balkar Devlet Üniversitesi Tarih ve Filoloji Fakültesi'ne girdi. Aynı dönemde, Karaçay-Çerkes Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü'nün (KÇBAE) edebiyat ve folklor bölümüne genç araştırmacı olarak kabul edildi. 45 yıllık bilimsel çalışmaları, edebi düşüncenin gelişimine büyük katkı sağlamıştır.
“Masal, masal, masalcık”
Yirminci yüzyılın 50'li yıllarının sonlarında, -70'li yılların başlarında doğmuş olan tüm Abaza çocukları Vladimir Tıgu'n masallarıyla büyüdü. Daha doğrusu onun tarafından derlenen ve iki cilt olarak basılan kitaplarıyla: “Abazaşta’nın masalları” (1965) ve “Masal, masal, masalcık” (1968).
Hem erkek çocukları hem de kız çocukları bu kitapları büyük bir ilgiyle okudular ve heyecanla birbirlerine peri masallarını ve Hoca’nın (Hoca - Abaza halk masalları kahramanı) hikâyelerini anlattılar. 1980'li-90'lı yıllarda Vladimir Batah-ipa, çocuk folkloru, etnografik skeçler, peri masalları ve efsanelerden oluşan üç derleme daha yayınladı.
Elbette bunlardan en önemlisi, 1985 yılında Moskova’da Rusça yayınlanan ve yüz bin tirajlı “Abaza halk masalları” derlemesi oldu.
Ünlü Abhaz folkloristi Sergey Zuhba, incelemesinde bu çalışmanın, “Abazaların masal epiğinin konu ve tema kompozisyonunu daha eksiksiz anlama imkanı sunduğunu” vurguluyor. Derlemedeki masalların çoğu “son dört-beş yıldan uzun bir sürede” kaydedildiğinden, geleneksel folklorun kaderinin bu günlerini değerlendirmeyi mümkün kıldığını açıklıyor. Tıgu derleme için, titizlikle, en karakteristik, gerçekten ulusal ve sanatsal açıdan mükemmel örnekleri seçmiş, folklor materyallerinin önemli bir bölümünü kendisi yazmıştır.
O sadece bir folklor toplayıcısı değil, aynı zamanda bir folklor araştırmacısıydı. Bu araştırma sürecinde doğan düşüncelerini ve sonuçlarını Tıgu, derlemenin önsözünde belirtti. Sergey Zuhba, “<Abaza ulusal masallarının kurucusu> Abaza halkının tarihinin ana kilometre taşları hakkında bilgi verir, Abaza halk nesrinin ana türlerini karakterize eder <…> Bu türün Abaza folklorundaki yerini ve hacmini belirler, masalın ideolojik ve estetik özünü ortaya koyar, halkın manevi yaşamındaki rolünü ortaya koyar, geleneksel folklor nesirinin şu anki durumu hakkında çok ilginç gözlemler yapar”, diye yazıyor.
“Kimseyi unutmadı, hiçbir şeyi kaçırmadı”
Genç bilim insanının ilk yayınları, Karaçay-Çerkes Araştırma Enstitüsüne geldikten sonra hemen ertesi yıl basılmaya başladı, ancak bunlar sözlü halk sanatı değil, Abaza edebiyatı hakkında idi. İlk önce, “Komünizm Alaşara” (şuan ki adı ile –«Abazaşta»).gazetesi için “Doğru Yol” yazısını yazarak, Abaza yazarlarının "Abazaşta" kolektif derlemesine cevap verdi. Daha sonra başka makalelerde çıktı: “Yaşamın yoğunluğunda Edebiyat”, “Edebiyatta çağdaş imajımız”, “Savaş, Kahramanlık, Edebiyat”, “Başarılar ve Hedefler”, “Yaşam Aynası”.
1965 yılında Vladimir Tıgu, Abazin yazarları: Pasarbi Tsekua, Kali Ciguatan, Bemurza Thaytsıhu, Mir Tlabıça, Cemuladdin Laguyüç, hakkında bir dizi edebi makale yayınlamaya başladı. Bunlar, ulusal edebiyatın durumunu analiz eden, her yazarın oluşuma katkısını tanımlayan, düşünülmüş, ciddi eserlerdir. Denemeler, bir yıl sonra Abazaca olarak Çerkessk'te yayınlanan “Abaza Edebiyatının Oluşumu” monografisinin temelini oluşturdu. Bu baskı, Abaza edebiyatı tarihinin ve Tıgu’n ilk kitabı oldu. Ve 1967'de aynı monografiyi temel alan Tıgu, GSSR (Gürcü Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Bilimler Akademisi Gürcü Edebiyatı Tarihi Enstitüsü'nde “Abaza Edebiyatının Oluşumu ve Gelişimi” konulu doktora tezini savundu.
Bu çalışmayı sürdüren Vladimir Batah-ipa üç yıl sonra, zamanının büyük bir eseri olan - “Abaza edebiyatının tarihi üzerine yazılar" adlı kitabını Rusça olarak yayınladı.
“Abaza edebiyatının tarihi üzerine yazılar” yayınının üzerinden neredeyse yarım asır geçti, ama şimdiye kadar Abaza' edebiyatında temeli, kapsamı, çalışılan materyalin derinlemesine incelenmesi bakımından, ona eş değer olan hiçbir şey yaratılmadı”, diyor Profesör Pötr Çkala.
Ulusal gazetenin sayfalarında (aynı gazete “Abazaşta”) "Deneme” nin detaylı bir analizi ve takdiri baş editör Hamid Cır tarafından yapılmıştı.
Tıgu'dan önce “birçoğu, Abaza edebiyatının tarihini yeniden oluşturmaya kalkmış”, ancak bu çalışmalarını kaldıramayarak tamamlamadan bırakmıştır diye yazıyor: “Tıgu kimsenin yapamayacağı bir şeyi yaptı; Kimseyi unutmadı, hiçbir şeyi atlamadı. Geçtiğimiz yılların çalışmalarına ek olarak, bilim adamı, bugünün Abaza edebiyatı çalışanlarının başarılarını ve eksikliklerini de gösteren çalışmalarını sürdürüyor; Abaza şiirinin, romanının, edebiyatının doğuşunun, gelişiminin tarihini izlememize, anlamamıza fırsat verdi”.
Şiirlerde “davul”, “keman” ve “poetry eksikliği” hakkında
Vladimir Batah-ipa ulusal edebiyatta kendini olgunlaştırıp tezahür ettiren yeni bir şey fark etti ve eserlerinde bunu belirtti. Bu özellikle, 1979 yılında yayınlanan, edebi eleştirel makalelerden oluşan "Düşünmenin zamanı geldi" derlemesinde açıkça ortaya çıkıyor.
Örneğin Tıgu, Kerim Mıhts tarafından yazılan “Avcı” adlı tamamen iddiasız görünen şiiri inceliyor ve içinde yeni bir düşüncenin özelliklerini görüyor. İşte avcının “avı” - “altın geyik” imgeleri hakkında yazdıkları: “Şair gayet anlaşılır bir dille yazmaktadır, “altın boynuz” mutluluğun simgesidir. Bu şiirler edebiyatımız için yenidir. Dünün şiirlerinde, insanlar mutlulukla doluydu, mutluluğu bulup bulmayacağı sorusu hiç gündeme gelmeişti. Bugün ise bu tür soruları ortaya koymak ve bunları düşünmek gerekti”.
Ayrıca, gene Mıhts tarafından yazılan “Günler gözümüzün önünde kısalmaya başladı” şiirin üzerinde durarak, eleştirmen önemli bir genelleme yapmakta: “Daha önce şairlerimizin eserlerinde sadece davul çalıyorduysa, şimdi artık keman da duyulmaya başladı”. Bu yüzden bir alegorik ifade ile Mira Tlabıça ve Kerim Mıhts'ın gelişiyle 1960 - 1970'lerde değişen önceki ulusal şiir ve o bireysel şarkı sözü akışını ustaca ve özlü bir şekilde değerlendirir.
Eleştirmen Tıgu’n değerlendirmelerinde her zaman son derece dürüst ve açık olduğunu hatırlarsak, bazı eserlerin edebi eleştirileri ve incelemesi daha fazla ağırlık ve önem kazanıyor. Burada, aynı kitabın sayfalarında, Bemurza Thaytsıhu’n "Es, rüzgar!" şiirini analiz ediyor ve ayrı kısımları acımasız bir şekilde eleştiriyor: “Burada şiir yok - sadece bilgi var. Şair bilinenleri tekrar etmiştir, bu konuda hiçbir görüşü, şairin kendi yüreğinden gelen hiç bir duygu yok”, diyor.
Mikael Çkala’nın bir sonraki derlemesine bakıldığında, eleştirmen burada da kusurlar bulmakta: “Yerel köylerde”, bazı şiirler gereğinden fazla esnetilir. Şöyle ki: şairin iki adım atması yeterliydi ama iki mil attı, iki kelimeyle anlatabileceği yerde yirmi kelime kullandı. <…> Peki, neden böyle oluyor? Bence şair çok kolay şiir yazmaya başladı. Kelimeyi, ritmi, çeşitlendirmeyi (çeşitlendirme – şiirsel yapılandırma, şiir tekniğine hakim olma) kelimeyi yönetmeyi öğrendi! Ve yavaş-yavaş, şiir yerine çeşitlendirme geçmeye başladı. Bu hem şairi hem de okuyucusunu yanıltır: şiirler iyi görünüyor, kelimeler doğru, kafiyeler ilginç, her şey düzgün, ama... bu şiir değil. <…> Mikael Çkala – bir şair, büyük bir şair ve onun aldatılmasını istemeyiz. Bize öyle geliyor ki, bazı yerlerde şiir ölçütlerini kaybediyor …”
Profesör Çkala ise Tıgu’n tavizsiz eleştirisinin yalnızca Abaza edebiyatının düzeyini yönetme, düzeltme, yardım etme arzusundan kaynaklandığını düşündüğünü belirtiyor.
Çkala, “Tıgu adil, tarafsız ve aynı zamanda taviz vermeden eleştirel olabiliyordu. Ve bu, halkın gözünde kendini teyit etme arzusundan değil, ulusal yazarların eksikliklerin üstesinden gelmelerine yardımcı olma arzusundan kaynaklanıyordu. Şu ayrıntıya dikkat edin: edebiyat atölyesinde yoldaşların bu tür değerlendirmelerine karar vermek için cesarete ve isteğe sahip olmak gerekliydi, çünkü psikolojik olarak iyi ilişkileri sürdürdüğünüz bir kişinin kusurlarını dile getirmek çokta kolay değildir. Ancak Tıgu dostluk ilişkilerinden yola çıkmıyor, görevini ulusal edebiyata karşı olan borcu olarak yerine getiriyor. Ne yazık ki, eleştirileri her zaman ve herkes tarafından doğru algılanmamıştır”.
Abaza halkının çıkarları için
1988'de “Edebi Rusya” gazetesinde Vladimir Tıgu tarafından yazılan bir makale yayınladı. “…Soyu korumak” Abaza ulusunun dramatik kaderi hakkındaydı. Yayın, yerel parti çalışanları arasında karışıklığa neden oldu.
Bilim adamı kendini tutamamasını, ciddi bir kınama ve KÇBAE'nin bilimsel sekreteri görevinden alınmasıyla ödedi. Tıgu’yu görevden almak için, parti ve yakın bilim görevlilerinin, enstitünün akademik konsey üyelerine psikolojik baskı uygulayarak, oy kullanma prosedürünü defalarca tekrarlamak zorunda kalması gerekti.
Herkes hayatında işine mal olabilecek milliyetçi bir adım atamaz. Tıgu bunu yapmıştı. 1980'lerin sonlarında bir dram ve talihsizlik olarak algılanan şey, daha sonra gurur ve onur kaynağına dönüşmüştü. 19. yüzyılın Kuzey Kafkas aydınlarının en önemli figürlerinden biri olan Adil-Girey Keşev'in eserlerini inceleyen Vladimir Tıgu, aydınların yalnızca düşüncelerinde halkı yaşadıkları zaman aydın olduğu fikrinden ilham aldı. Vladimir Batah-ipa’nın kendisi de, Abaza aydınlarının en iyi temsilcilerinden biriydi. Ve Abaza ulusunun ilk ulusal kamu kuruluşu "Aydgılara"nın kurulduğu 1989 yılında, Abaza halkının ilk kongresinde ana konuşmacı olarak seçilmesi de bir tesadüf değildi.
Vladimir Tıgu, 2000 yılında basılan, Keşev'in kimliği ile ilgili hazırladığı "Abazaların XIX. yüzyılda sosyal düşünce ve aydınlanmasının tarihi" broşüründeki gerçeği savunmak zorunda kaldı. Özellikle Keşev’in milliyetinin üzerine vurgu yaptığı kısmı büyük önem taşımaktaydı, zira bazı modern araştırmacılar, yazarın Rusça konuşmasına ve Adige eğitimcisine dönüştüğüne vurgu yapmaktaydı. Broşürün sayfalarında Tıgu muhalifleriyle bir tartışmaya yol açıyor - ispatlayıcı ve uzlaşmaz bir şekilde, ama aynı zamanda taktiksel ve doğru bir yolla.
“Beni istediğiniz gibi çağırabilirsiniz: Volodya, Vova, Vovçik…”
Normal hayatında, Vladimir Tıgu iyi kalpli bir adamdı - çok arkadaş canlısı, hatta bir yabancıya bile yardım etmeye hazır bir insan. Yazar Yuriy Çıd, Çerkessk şehir parkında yaşadıkları böyle bir olaydan bahsediyor. İlerideki bankta nefes almakta zorlanan bir adam oturuyordu. Vladimir Batah-ipa kalktı adamın yanına gitti, bir şeyler konuştular ve adam kalkıp gitti.
“Meğerse köyünden olan yaşlı adam rahatsızlığı dolayısı ile doktora görünmek için şehre gelmiş, fakat istediği doktorla görüşememiş. Ama çok şanslıydı ki, bu tanımadığı insan ona hangi doktora gitmesi gerektiğini ve kendisinin gönderdiğini söylemesini belirtmişti. İşte böyle Vladimir Batah-ipa, benim gözlerimin önünde zavallı bir insanın gözlerinde umudu uyandırmış, elini uzatmıştı”, diye anlatıyor Çıd ve ekliyor, zamanında Tıgu bana da yardım etmişti: Georgiy Fedor-ipa Turçaninov (Sovyet dilbilimci, bilim doktoru, Proto-Caucasian (Aşuy) yazısı hipotezinin yazarı) ile tanıştırmıştı.
Köylü bir ailede yetişen Vladimir Tıgu, ünlü bir insan olduktan sonra bile asla kibirlenmedi, kendisiyle iletişim kurmak daima kolaydı. Üniversite öğrencilerine kendisini takdim ederken: “Beni istediğiniz gibi çağırabilirsiniz: Volodya, Vova, Vovçik – sadece baba ismimi, lütfen çarpıtmayın: baba kutsaldır”.
Karısı Fatima, oğlu Zaur ve kızı Zaire – ailesine çok değer verir, çok severdi. Onlardan da aynı karşılığı görürdü. Fakat çocuklarından hiç biri onun izinden gitmemişti.
Ancak, Abaza filolojisindeki "Tıgu hanedanlığı" kesintiye uğramadı: Vladimir Batah-ipa’nın yeğeni– Filoloji Bilimleri Doktor Adayı, Karaçay Çerkes Devlet Üniversitesi Edebiyat ve Gazetecilik Kürsüsü Doçenti Lelya Tıgu onun yolunu sürdürmekte.
Hayatının işi
Profesyonel alanda, Vladimir Batah-ipa Tıgu, Karaçay-Çerkessk Araştırma Enstitüsü asistan araştırmacılığından, Karaçay-Çerkes Devlet Üniversitesi edebiyat bölümü başkanlığına, filoloji bilimleri doktorluğuna, profesörlüğe, Rusya Federasyonu Onursal Bilim Çalışanı unvanına kadar ulaştı.
Kendisini sadece bir bilim insanı olarak geliştirmedi, aynı zamanda Abaza edebi eleştirisinin de kurucusu olarak tanındı. Ve bir gün Abazaların onlarca filoloji doktorunu saydıkları zaman gelse bile, bu tartışılmaz bir gerçek olarak kalacaktır.
2000'li yılların başındaki eser ve kitaplardan bazıları hayatının faaliyetlerinin bir nevi özeti oldular.
Böylece Tıgu'nun sözlü folklor alanındaki araştırmaları 2002 yılında yayınlanan "Çağların hafızası ve bilgeliği" adlı anıtsal bir kitapla sona erdi. Bu çalışma, bugüne kadar toplanan ve yayınlanan neredeyse tüm Abaza folklor materyallerinin ayrıntılı bir çalışmasıdır.
Filoloji Bilimleri Doktoru Pötr Çkala, “Materyalin zenginliğine hayret etmemek mümkün değil, yazarın eşlik etme konusundaki ince kabiliyetini kıskanmamak mümkün değil <…> mitolojik materyallerle, dini, tarihi, filolojik, etnografik, astronomik referanslar. Hepsi sadece araştırmanın konusunu açık bir şekilde açıklamakla kalmıyor, aynı zamanda derin bir bilimsel ve felsefi kapsam sağlamakta, bilişsel değerini katlarına çarpmaktadır”, diye belirtiyor.
Tıgu, doktora tezini 5 Eylül 2003 tarihinde Adige Devlet Üniversitesi'nde aynı anda iki uzmanlık alanında savundu: folklor ve Rusya Federasyonu halklarının edebiyatı. " Abaza Folkloru ve Edebiyatı: Etkileşim dinamikleri" adlı eseri, Abaza folkloru ve edebiyatı alanında 40 yıldan uzun süredir araştırma yapan bilim adamının ustalık kazandığı herşeyi özetlemektedir.
Vladimir Tıgu, 70. yaş günü için, folklor ve Kafkas halklarının edebiyatının güncel konuları üzerine seçilmiş makalelerden oluşan bir derleme çıkarmaya hazırlanıyordu, ancak onu görecek zamanı olmadı. Son kitabı, “Değişen Dünyada Edebiyat. Farklı yılların makaleleri” bilim adamının vefatından sonra basılabildi.
Vladimir Batah-ipa 21 Şubat 2006 yılında aramızdan ayrıldı. 2011 yılında ismi Koydan köyünün ortaokuluna verildi.
girişa yada kayıt yapmalısınız.