Ürdün Abhaz-Abaza diasporası ve STK “Divan Abaza” başkanı Hasan Abaza (Çiçba) – bir insanın içinde vatan sevgisi nasıl derin bir duygu olarak hissedilir ve gerçek uzun süre kendilerinden saklanmış olsa bile, insanlarda varlığını nasıl gösterir ve tezahür ederin canlı bir örneği.
İzolda Hagba
İnsanoğlu, aktif ve karşılaşmalarla dolu uzun bir hayat yaşayabilir, ancak kendini gerçekten mutlu edecek keşiflerinin henüz gelecekte kendisini beklediğinin farkında bile değildir. Hasan Abaza (Çiçba) için de tam olarak böyle oldu. Aslı ve tarihi köklerini öğrendiğinde yetişkinlik çağında - 60 yaşın üzerinde idi.
Kendisiyle, DAK heyeti olarak Ürdün’e gerçekleştirdiğimiz ziyaret esnasında tanıştık. Bugün, Hasan Abaza (Çiçba), Amman'da “Divan Abaza'nın” başkanlığını yürütmekte. Bu kurum, ülkenin Abhaz-Abaza diasporası temsilcilerini birleştiren bir Ürdün örgütü.
Mısır'daki diaspora için geçerli olan durum - tüm temsilcilerinin aynı Abaza ailesine mensup olmaları ve resmen Abaza soyadını taşımaları, ancak tüm ailelerin tarihsel soyadlarını hatırlamaması, Ürdün diasporası için de geçerli.
Askeri göreve karşı duyulan çekim
Hassan Abaza (Çiçba), ataları hakkında, daha önce hiç görmediği büyükbabası hakkında çok fazla şey hatırlamıyor. Aile tarihi hakkında bildiği tek kişi, babası Hüseyin Abaza (Çiçba).
Hasan, “Babamın anlattıklarına göre, ailemiz Abhazya'dan Türkiye'ye, oradan Suriye'ye yerleştirildi ve sonrada Ürdün'e taşındı. Babamın üç kız kardeşi vardı. Ürdün’e taşındıklarında onlarda yanlarındaymış ve buraya geldiklerinde evlenerek kendi ailelerini kurmuşlar. Maalesef halalarım arasında bugün hayatta olan kimse yok. Ürdün’de babam, annem Bahigia ile tanışmış. Annemde etnik Abhaz kökenlerden gelen birisiydi”, diye anlatıyor.
Bahigia ve Hüseyin evlendikten sonra, Hasan (1946) ve üç kız kardeşi dünyaya gelmişler. Hüseyin Bahigia ile tanışmadan önce Ürdünlü bir hanımla evliymiş. Bu eşini doğum esnasında kaybetmiş. Hasan’ın o evlilikten bulunan erkek kardeşi bugün ABD de yaşamakta.
Hassan, Ürdün’ün Zerka şehrinde doğmuş, aynı şehirde orta öğrenimini tamamlamış ve okuldan hemen sonra, 1967'de subay olarak mezun olduğu askeri okula girmiş.
Kariyerinin başında pilot olarak çalışır, ancak sağlık sorunları nedeniyle hayatının geri kalanında ordunun hava savunma hizmetinde görev almak zorunda kalır. 1998 yılında buradan Tümgeneral rütbesiyle emekli olur.
Ancak askeri kariyeri burada bitmemiştir: mesleki becerileri hala talep görüyordur.
“Emekliye ayrıldıktan sonra beş yıl boyunca sözleşmeli olarak BMT de görev yaptım. Bunun iki buçuk yılını askeri gözlemci olarak, iki buçuk yılını da New York’taki BM karargahında, Güvenlik Konseyi’nin askeri danışmanı olarak geçirdim. Daha sonraki beş yılımı da – Cenevre’de Uluslar arası Kızılhaç Komitesi’nde, uluslar arası askeri hukuk dersi vererek geçirdim. Bu organizasyon ile gerçekleştirdiğim sözleşmem süresince birçok ülkede çalışma fırsatım oldu”, diye anlatıyor kariyerinin detaylarını bizimle paylaşan Hasan Abaza.
Gülümseyerek, 65 yaşındayken askeriyedeki çalışmalarına nasıl "yeter artık" dediğini ve nihayet emekli olduğunu hatırlıyor.
“Çalışmalarımı sürdürmem için hala teklifler alıyordum, ancak yaş ilerledikçe aile özlemine katlanmak zorlaşıyor, Ürdün dışındaki on yıla çok büyük zorluklarla katlanmıştım. Çocukların öğrenimleri devam ediyordu ve eşim beni takip edemiyordu. Bende böyle bir karar aldım nihayetinde. Yani 2010 yılından bu yana resmi olarak bir emekliyim”, diyor.
En başında neden askerliğe ilgi duyduğu sorumuza ise, Abaza kendisi üzerinde büyük etkisi olan asker amcasını anarak cevap veriyor.
“Amcam asker kıyafetleri ile çok yakışıklıydı ve yeğeni için büyük bir otoriteydi. Askeri kahramanlık hikayeleri beni her zaman büyülüyordu”, diye anlatıyor.
Bu arada, Ürdünlü yurttaşları tanıdıkça ve ülke ziyaretimizin geneline bir bütün olarak bakınca bizde bıraktığı izlenim: Abhaz-Abaza diasporasının önceki neslinin önemli bir bölümü ve genel olarak Çerkes diasporasının büyük bir kısmı meslek seçiminde tam olarak askerlik görevine eğilim gösteriyor.
Bunun nedeni ile ilgili Hasan Abaza’nın kendine göre bir cevabı var.
“Çerkesler (Kafkasya'dan Ürdün'e gelen tüm göçmenler, özellikle de Abhaz-Abaza diasporası Çerkes toplumunun bir parçasıdır.) Ürdün’de, özellikle kraliyet ailesi tarafından hizmetleri ve güvenilirlikleri dolayısı ile büyük saygı görüyorlar. Belirli yerlere ulaşmak için, korkusuz bir dövüşçünün sağlam karakterini ve özelliklerini göstermeniz gerekir. Görünüşe göre biz bu konuda başarılıyız”, diyor Tümgeneral.
Ancak şu sözü de ekliyor – “zaman değişiyor”. Altı çocuğundan hiçbiri (Hasan'ın iki oğlu ve dört kızı bulunmakta) babasının izinden gidip askeriyede görev almak istemedi. Bütün çocukları beşeri bilim alanlarında yüksek öğrenimlerini tamamlamış. Bugün, Hasan Abaza mutlu bir on üç torunun dedesi.
Kanın çekmesi ve “Divan Abaza”
Çocukluk döneminde, Hasan'a kökenleri ve anavatanı hakkında çok az şey anlatılmış. Baba, bu konuda konuşmasına rağmen, kısıtlamayı uygun görmüş.
Hasan, “Çerkes toplumunun bir parçası olan Abazalardan geldiğimizi biliyorduk, ancak bunun dışında hiçbir malumatımız yoktu”, diyor ve ekliyor, “Babamın bazen Arapçanın dışında farklı bir dilde konuştuğunu duyuyordum. Yetişkin akrabalar ya da meslektaşları ile gizli bir şeyler konuşacağı zaman bu dili kullanıyordu. Biz (çocuklar) henüz küçüktük ve doğal olarak bu dilin hangi dil olduğunu soruyorduk. Bize, bunun “diğer vatanımızın” dili olduğu söyleniyordu. Fakat o çocuk yaşlarda, hangi “diğer vatandan” bahsedildiğini anlamıyor ve açıkçası çokta ilgilenmiyorduk”, diye anlatıyor.
Yıllar geçtikçe Abaza, kökleri hakkında çok şey öğrenmiş. 90'lı yıllarda, BM'de görev yaparken, Abhazya ve savaş (1992-1993 Abhazya Ulusal Kurtuluş Savaşı) hakkında basında çıkan haberlere dikkat etmemişti, çünkü bunun doğrudan onunla ilgili olduğunun farkında bile değildi.
Hasan Ürdün'e döndüğünde, yurttaşlarıyla iletişim kurmak için daha fazla zamanı oldu ve o zamanlar, Ürdün'ün etnik Abhaz vatandaşları arasında Abhazya'nın özgürlüğü için savaşanlar vardı. Topluluğun diğer üyelerine anavatan hakkında bilgi veriyorlardı. Hasan Abaza’nın sözlerine göre, o an "derin duygular" yaşadı ve "köklerini buldu".
Hasan Abaza, “Kesinlikle harikaydı. Biliyorsunuz, Ürdün'de Çerkes (Kafkasyalılar)olduğumuz fikrine alışkınız. Ancak buna ek olarak bir vatanımızın, dilimizin, tarihimizin de olduğunu - öğrenmek tarif edilemez bir duyguydu. Bu durum bizi, “Divan Abaza’yı” kurmaya daha çok itti. Öncesinde kendimizi, Ürdün vatandaşlarından bir şekilde farklı olsak da büyük bir dünya’nın parçası olarak görüyorduk. Ancak biranda köklerimize, anavatanımıza kavuşmuştuk…”, diye paylaşıyor.
Böylece 2009 yılında Amman'da STK “Divan Abaza” kuruldu. Ancak, kuruluşundan önce, Amman'da yaşayan Abhazlar ve Abazalar ayda bir kez, Çerkes yardım derneğinin binasında toplanıyorlardı.
Hasan Abaza, “Tabi ki, bizler hepimiz burada Çerkes toplumunun bir parçasıyız. Ürdün’de, insanlar kendimizi Abhaz, Abaza ya da Çerkes gibi nasıl tanımladığımızla ilgilenmiyorlar, bizler burada tek bir genel isim ile anılıyoruz – Çerkesler. Ancak özellikle Abhaz-Abaza diasporası için toplantılar yapmaya başladık”, diye belirtiyor.
Kendisinin verdiği bilgilere göre, bugün Ürdün'de yaklaşık 4000 Abhaz-Abaza diaspora temsilcisi yaşıyor ve bunlardan 800 kişi resmi olarak “Divan Abaza” üyesi.
“2009 yılında, Mohammed Gassan, Ani Bokaz, Akram Abaza ve Abhaz-Abaza diasporasından diğer dört kişi “Divan Abaza” organizasyonunu resmen kaydettiklerinde Ürdün dışındaydım. 2010 yılında çalışmalara dâhil oldum ve yönetici seçildim”, – diye hatırlıyor Abaza (Çiçba).
“Divan Abaza'nın” ilk toplantılarında yaklaşık 20 kişi varmış. Organizasyonun bağımsız çalışmaya başlaması, organizasyon giderleri ve yer için finansman gerekiyormuş, ancak finans konusunda biraz sıkıntı çekmişler. Birçoğunun gardı düşse de insanlar buluşmaya devam etmiş.
Hasan Abaza, “Bir vatanımız, devletimiz, kültürümüz, tarihimizin olduğunu fark ettiğimizde, ilk görevi belirledik - Ürdün'de kaç kişi diaspora temsilcilerimizin olduğunu kayıt altına almak. İnsanlarla konuştuk, kökleri hakkında ne bildiklerini sorduk, soyadlarını bulduk, Abhaz ve Abaza soyadı listemizle karşılaştırdık ve akrabalarıyla bağlar kurduk. Bugün, bilgilerimize göre, Ürdün’de yaklaşık 4000 Abhaz-Abaza diaspora temsilcisi yaşamakta”, diye belirtiyor.
Örgütün başkanlığına adaylığını koymak ve oy kullanmak isteyenlerin, kuruluşun en az iki yıllık üyesi olması ve düzenli olarak aylık üyelik aidatlarını (5 dolar veya aylık 3 Ürdün dinarı) ödüyor olmaları gerekiyor.
Örgüt hakkında bilgi veren Hasan Abaza (Çiçba), “Seçimler 2 yılda bir yapılıyor” dedi.
“Bizim vatanımız – en güzeli!”
“Divan Abaza”, en başından beri tarihi vatanıyla bilinçli olarak yakın ilişkiler kurdu. Bu iletişim sonucunda bugün Ürdün'den 750 kişi Abhazya Cumhuriyeti vatandaşlığı ve Abhazya pasaportu alabildi.
2015 yılında Abhazya'ya ilk ziyaretini yaptığı günlerdeki hikayesine geri dönen Hasan Abaza (Çiçba), kendisini özellikle neyin şaşırttığını hatırlıyor.
Hasan Abaza, “Ülkenin güzelliği beni tamamen büyüledi. Abhazya çok sessiz, telâşe yok, etrafındaki her şey yeşil, deniz, dağlar, sahil - her şey Ürdün'de alışkın olduklarımızdan çok farklı. Birçok ülkeye seyahat ettim, İsviçre'yi ziyaret ettim. Ülkemizin çok daha güzel olduğunu güvenle söyleyebilirim. Görüyorum ki bu güzellik üzerinde yapılacak çok iş var, ama inanın bana, her şey çok yakında yerine oturacak. Böyle bir ülkede yaşamak ancak hayal edilebilir”, diyor.
“Divan Abaza'nın” başkanı, sorduğumuz tarihi vatanına dönmeyi düşünür mü sorusuna, tereddüt etmeden, olumlu cevap verdi. Sohbetimiz esnasında, planları arasında zaten Abhazya'da küçük bir ev yaptırmayı, çocukları ve torunlarıyla yılda birkaç ayını burada geçirmeyi planladığı ortaya çıktı.
Hasan Abaza'ya göre bu, ailenin genç neslinin anavatanlarına karşı aşkını güçlendirecek, halklarının kültür ve yaşamını daha yakından tanımalarını teşvik edecektir.
Hasan Abaza, “Vatandaşlığınız, hatta eviniz olsa bile [hemen] ülke değiştirmeniz pek mümkün değil. Çocukların olduğu ailelerde sağlık, [çocukların] okulda eğitim koşulları, ebeveynlerinin geçimini sağlayabilmesi için iş koşulları gibi birçok unsur bulunmakta. Ülke değiştirmeye karar veren herkes bu tarz sorunlarla yüzleşir. Geri dönmek isteyenlerin sayısının gerçekten çok olduğuna eminim, ancak bunlar ciddi sorunlar. Devletimiz, örneğin İsrail’de olduğu gibi bu kadar pahalı programları karşılayamıyor. Ama her şeyin güzel olmasını umuyoruz”, dedi.
“Gelecek onların”
Hasan’ın çocukları sık-sık babalarından vatanlarını duyuyorlar. Bu arada, kızlarından biri çocuklarıyla, yakın zaman önce Abhazya Cumhuriyeti Geri Dönüş Bakanlığı'nın programı kapsamında düzenlenen bir yaz kampıyla Abhazya'ya geldi. Hasan'a göre, torunlar bu yolculuktan o kadar çok olumlu duygu ve fotoğraf getirdi ki, izlenimlerini paylaştıkları pek çok aile, 2020 yılında kamp programına çocuklarını dahil etmek için “Divan Abaza'ya” başvurdu.
Hasan Abaza, “Bir kişi, diğer onlarca kişiye sevgisini “aşılayabilir”. Kesinlikle çocuklar ve gençler için programlara ihtiyacımız var. Gelecek onların”, diye vurguluyor.
Hasan’a göre, Ürdün'deki Diaspora gençleri, kuruluşun çalışmalarına henüz tam güçleriyle katılmış değiller.
Abaza, “Henüz gençlerin Abhazya'daki akranlarıyla sıkı temas halinde olmaları, spor ve kültürel etkinliklere katılmalarını sağlayabilecek bir durumumuz yok. Burada Çerkes spor kulübümüz var, yurttaşlarımızın çoğu çeşitli sporlara katılıyor. [Ancak], yol ve transit vizeler dahil olmak üzere Abhazya'ya seyahat etmek hayli pahalı. Dolayısıyla, yolumuzda birçok engel var, ancak umuyoruz ki, çözülecektir”, diyor ve ekliyor – “Daha yakın zamana kadar, hiç kimse vatandaşlık ve pasaport elde alabileceğine inanmıyordu. Bugün bunlar mümkün”.
Hasan Abaza (Çiçba), Dünya Abaza Kongresi’nin faaliyetleri adına büyük umutlar besliyor.
Hasan Abaza, “Dünya Abaza Kongresi Yüksek Konsey Başkanı Musa Egzek’in Amman’da, Ürdün Rusya Büyükelçiliği ile yaptığı görüşmede, Rusya’nın vize alma işlemleri prosedürlerini kolaylaştırması hususundaki talebimizi dikkate alacağını umuyoruz. Bu, tarihi anavatanlarına hep beraber gitmek isteyen aileler için çok yardımcı olabilir. [Ayrıca], yerel spor kulüpleriyle spor işbirliği alanında yapılan anlaşmalar sonuç verirse, başarı bu yönde de bizim olacaktır. Böylelikle kurumlarımızın hedeflerini adım adım gerçekleştireceğiz”, diyerek noktalıyor sözlerini.
Bugün Ürdün'de ne yazık ki, ne gelenekler ne adetler, ne de Abhaz-Abaza etnik grubunun dili korunmuş durumda. Önümüzde bu bağları oluşturmak için çok iş var.
Aynı zamanda, Ürdün diasporasının kendini adayan temsilcileri ile buluştuktan sonra şunu anlıyorsunuz: önemli olan - arzu, irade ve bu yolu kararlılıkla takip etmek. İşte o zaman kapılar kesinlikle açılacaktır.
girişa yada kayıt yapmalısınız.