Ünlü dilbilimci, Karaçay Çerkes Devlet Üniversitesi Araştırmalardan Sorumlu Rektör Yardımcısı Sergey Paz’ın doğum günü vesilesi ile DAK Bilgilendirme Portalı olarak bu tutkulu profesyonel ve merak uyandıran kişilik ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Söyleşiyi Lyudmila Aysanova gerçekleştirdi
Ünlü dilbilimci, Karaçay Çerkes Devlet Üniversitesi (KÇDÜ) Araştırmalardan Sorumlu Rektör Yardımcısı Sergey Paz, hayatının onlarca yılını Abaza dilinin gelişmesi ve yaygınlaştırılmasına adanmıştır. 5 Nisan'daki doğum gününün arifesinde, DAK Bilgilendirme Portalı olarak, kendisiyle ulusal dillerin koruması üzerine sorunlar ve umutlar, Abaza dili ve edebiyatının gelecekteki öğretmenlerini yetiştirme süreci, kişisel ve mesleki planları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
– Sergey Umar-ipa, yaklaşık 40 yıldır KÇDÜ'de çalışıyorsunuz. Tiflis'te lisansüstü öğreniminizi tamamladıktan sonra ülkenize dönerek, hayatınızın bu kadar uzun bir kısmını tek bir üniversiteye bağlayacağınızı düşünmüş müydünüz?
– Eylül 1981'de Karaçay-Çerkes Devlet Pedagoji Enstitüsü'nde çalışmaya başladım (bugün düz üniversite olarak geçmekte). Burada ne kadar çalışacağımı düşündüm mü? Sanırım, hayır. Herhangi bir metodik hazırlığımız yoktu, yüksek lisans eğitiminde, pedagoji, metodoloji çalışmadık, oldukça yoğun olarak dilbilimi ve ilgili bilimlerle meşgul olduk. Bu sebeple ilk yıllar, öğrencilerin en azından beni ve anlattıklarımı anlayabilmesi için dersi nasıl planlamam gerektiği konusunda endişeler yaşadım. Şanslıyım ki, önümde öğretmenlerimin güzel örnekleri vardı. Zamanla deneyim kazandım. Deneyimle beraber dersleri rahat işlemeye başladım. Fakat gene de derslerden anlatmak istediğim her şeyi anlatamadığımı düşünerek memnuniyetsiz çıkıyordum. Daha sonraları notlarım arasından en önemli, en gereklileri seçmeyi öğrendim. Çok ilgili, detayları merak eden öğrencilerle ise özel olarak birebir çalışmam gerektiğini keşfettim.
– İşinizi gerçekten çok severek yaptığınız gerçekten hissediliyor.
– Mesleğimi hep beğenmiştim ve hala beğeniyorum. Doğrusu şuan yönetim [işin bir diğer kısmı] çok fazla zaman alıyor ve önceden Abaza dil bilimine giriş konusunda önceden tespit ettiğim problemlerin üzerine araştırma yapmak iç hiç zaman kalmıyor.
– Sergey Umar-ipa, durumu içten bilen bir uzman olarak, açıkçası ülkedeki pedagojik eğitim hakkındaki görüşünüzü duymak istiyorum. Üniversiteniz Karaçay Çerkes’in öğretim kadrosunun kaynağı olarak bilinmekte. Bugün bu standardın nasıl korunduğunu söyleyebilir misiniz?
– Öncelikle bu kurum ülkenin eğitim sistemi için uzmanların mutlak çoğunluğunu yetiştiren ve sadece bölgede değil tüm dünyada, Abaza dili ve edebiyatı üzerine kadroların yetiştirildiği tek üniversitedir. Bunun çok iyi bir şey olduğunu [bunun gibi diğer üniversitelerin olmaması] söylemiyorum, fakat doğruya doğru. Bir diğer konu ise, düşük maaşına, yarın kendileri de gençlere öğretmenlik yapacak ve gençleri yetiştirecek olan öğrencilerin, gelecek nesli yetiştiren öğretmenlere karşı her zaman gerektiği saygıyı göstermemesine rağmen – öğretmenliğin toplumda her zaman rağbet gören bir meslek olmasıdır. Ülkenin, devlet ve halkın geleceği, bu yetiştirmenin nasıl olduğuna, gençlerin hangi becerileri kazandığına bağlıdır.
– Bildiğim kadarıyla, bir süre önce beşeri bilimlere olan ilgide bir düşüş oldu. Bölüme öğrenci alımlarının şuan ki durumu nedir, özellikle de Abaza dili ve edebiyatının gelecekteki öğretmenleri ile ilgili işler nasıl gitmekte?
– Yalan söyleyemem, bu zamana kadar daha hazırlıklı ve daha fazla uzman mezun ettiğimiz dönemler oldu. Bugün, istisnalar dışında, başvuru sahibi olarak, devlet genel mezuniyet sınavı puanı ortalaması 60'ın altında olan okul mezunlarını alıyoruz. Bu, üniversitenin, öğrencilere öğretim teorisi ve metotları ve yenilikçi yöntemleri öğretmek için program tarafından ayrılan saatlerin bir kısmını, orta öğretim programı tarafından sağlanması gereken dil ve edebiyatın bireysel bölümlerinin çalışılmasına ayırmaya zorlandığı anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, 2018-2019 öğrenim yılları öğrenci kabul süreci biraz mut vericiydi - Filoloji Enstitüsü
[KÇDÜ]Abaza bölümüne başvuranlar arasında küçük bir yarış mevcuttu adeta, seçme yelpazesi daha genişti. Geçtiğimiz yıllarda üç öğrencilik kontenjana rekabetsiz 3 öğrenci alıyorduysak ki, bu sayıyı dolduramadığımız yıllarda olmuştu, bu yıl geçtiğimiz yıllardan fazla talep vardı. Mevcut öğrenim yılında, Abaza bölümü, 3 kişilik bir kayıt planlarken, lisans öğrenciliğine 4, master için 2 kişi aldı. Bu gelişimin sürekliliğini ve daha donanımlı uzman öğretmenler mezun edebilmeyi umut ediyoruz. Bu, liseden mezun olanları üniversiteye çekmek için başta Rektör Tausoltan Uzdenov, bölüm öğretmenleri ve üniversitenin tamamının yaptığı büyük çalışmaların sonucudur.
Ve ayrıca tartışmasız, Musa Egzek’in ve “Alaşara” derneği ekibinin Abaza dili ve kültürünün korunması ve geliştirilmesi için yürüttüğü çalışmaların sonucudur. Her şey bitti deyip elimizi kolumuzu salıp oturmak olmaz. Zorluklar çok fazla ve hep var. Bunların çözüm yollarını bulmak lazım. Bölümümüz, hatta tüm kurumumuz bugün tam olarak bunu yapıyor.
– Lütfen bize biraz bu çalışmadan ve kendi anadilleri alanında uzman olma yolunu seçen öğrencilere verdiğiniz destekten bahseder misiniz?
– Üniversite öğretim görevlileri, anadil ve edebiyatının devlet standartları ve programlarının, okul ve üniversite ders kitaplarının, öğretim destek kitaplarının, kılavuzlarının, test materyalleri gibi birçok eğitim materyalinin hazırlanmasını yürütmektedir. Ayrıca, son yıllarda, rektörün girişimi üzerine, üniversiteye Genel Devlet Sınavı ortalaması 60'ın üzerinde olarak bölümümüze giren, “iyi” ve “mükemmel” derecede öğrenimini sürdüren öğrencilere, bütçe dışı fonlardan üçlü burs sağlanmaktadır. Şuan, aday, öğrenci ve uzamanları aynı anda üç kurum - okul, üniversite, ilçe veya şehir yönetimi ile destekleyecek özel bir program üzerinde çalışılmakta. Üniversitemiz, öğretmenlik stajı sırasında öğrencilerle birlikte çalışan öğretmenlerin ve uzmanların kendilerini geliştirmelerini ve uzmanlıklarını arttırmalarını döner sermaye ile karşılamaya hazır.
– Özellikle Abaza dili ve edebiyatı bölümünden bahsedersek, başarıları ve şuan ki durumu nedir?
– Son birkaç yıldır bölümde, üzücü bir nesil değişikliği yaşanmakta. Abaza dili ve edebiyatı bölümünün son yıllarda, Profesör Rauf Nuh-ipa Klıç ve Doçent Kasey Umar-ipa Batal gibi çok önemli bilim adamları ve ünlü öğretmenleri kaybetmesini kastediyorum. Bunlar, isimlerini bölümün ve bilim okulunun oluşum tarihinden ayrı tutulamayacağımız uzmanlardı. Öğrenciler bugün onların çalışmaları sayesinde öğrenim görebiliyorlar.
Bunun yanı sıra, bugün bölümün çalışmalarını, derslerini, staj yönetimini, Abaza filolojisinin deneyimli öğretim görevlileri – Doçent Ekaterina Mecit-pha Batal (Şhay), Doçent Liliya Klyaşif-pha Paz yürütmekteler. Bölüm Başkanlığını genç, gelecek vaat eden bir edebiyat bilimci Amir V. Klıç yürütmekte. Hepsinin öğrencilerin öğrenim gördüğü bilimsel ve metodolojik çalışmaları bulunmakta. Bölüm kapsamında Abhaz-Adige dillerinde lisansüstü çalışmalar yürütülmekte.
Bölümün başarıları arasında, Abaza dili ve kültürü Araştırma Merkezi'nin burada açılmış olmasını ve Rektörün girişimi ile tamamı Abazaca yayınlanacak olan, edebi, bilimsel ve eğitimsel derginin «Абазашта адзыхьква» (Abazaca da “Abazaşta’nın kaynakları” anlamına gelmekte) kurulmasını sayabiliriz.
–Siz de konuşmanızda «Alaşara» derneğinin dilin korunmasındaki katkılarını vurguladınız. Üniversitenin «Alaşara» derneği ile olan ortak çalışmalarından ve sonuçlarından biraz bahsedebilir misiniz?
– Dört yıldır «Klıç okumaları», «Tobıli okumaları», «Abaza dili ve edebiyatı festivali», Abaza dili ve edebiyatı özel araştırmalarını gerçekleştirmekteyiz. “Alaşara” derneği ve şahsen Musa Egzek’in inisiyatifi ile ülkenin önde gelen bilim merkezlerinden birisi olan Dilbilimi Araştırmaları Enstitüsü (İLİ RAN )ile yaratıcı ilişkiler kuruldu. Bu enstitünün bilim direktörü olan akademisyen Nikolay Kazanskiy, burayı ziyaret ederek, “Alaşara” derneğinin organizasyonu ile gençlerle bir araya geldi. KÇDÜ ve İLİ RAN arasında işbirliği anlaşması imzalanmış bulunmakta ve aktif bir şekilde çalışmalar yürütülmekte. “Alaşara” derneğinin, sanat eserlerinin ve bilimsel eserlerin yeniden basılması, keşif gezileri, etnografya materyallerin toplanması ve sistematik hale getirilmesi gibi daha pek çok konuda programı bulunmakta.
Şahsen, “Alaşara”nın 2016–2025 yılları Abaza dilini koruma ve geliştirme programının oluşturulmasında yer alma fırsatım oldu. Şimdi bu programların gerçekleştirilmesinde ve farklı etkinliklerde denenmesinde yer alıyorum.
–Dilin korunması ile ilgili sorunların çözümünde devlet ne tür yardımlarda bulunuyor?
– Anadili ve edebiyatı korumak için farklı bölgelerde farklı önlemler alınmaktadır. Özellikle, Kabardey-Balkarya ve Rusya Federasyonu'ndaki bir dizi başka bölge için özel devlet programları kabul edilmiştir. Karaçay-Çerkes'in böyle bir programı bulunmamaktadır, ancak anadil hakkında bir yasa ve şehir okullarında anadili öğretmeyi öngören bir dizi resmi belge bulunmaktadır. Ayrıca, kırsal bölgelerdeki okullarda anadil ve edebiyat öğretmenleri için bazı ayrıcalıklar sağlanmaktadır.
Karaçay Çerkes Devlet Başkanı, yıllık olarak anadil ve edebiyat ders kitaplarının, yardımcı kitapların ve metodolojik çalışmaların yayınlanmasını finanse etmektedir. Federal ders kitapları listesinin, Karaçay Çerkes halklarının dil ve edebiyatını içeren ders kitaplarını da kapsaması için gerekli önlemler (gerekli fonlar dahil) alınmıştır.
– Bir dilbilimci olarak bu konudaki görüşünüzü önemsiyoruz: Yakın gelecekte küçük ulusların anadillerini kaybetmeleri sürecini durdurmak için ne gibi önlemler alınmalıdır?
– Her şeyden önce, eyalet düzeyinde okul öncesi eğitim kurumları için programda değişikliklere gitmek ve etkinliklerini kendi ana dillerinde yapmalarını sağlamanın önemli olduğuna inanıyorum. Tüm zorluklar buradan çıkıyor. Sosyolojik araştırmalar, iyi derecede ana dilini konuşabilen, iki ya da üç yaşlarındaki çocukların anaokuluna başladıktan altı ay sonra neredeyse kendi yaşıtlarıyla ve genellikle de evde bile kendi dillerinde konuşmayı bıraktıklarını göstermiştir. Bunlar eğitim sisteminin bedelleri.
Ayrıca, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'nde, Federasyon düzeyinde, Karaçay Çerkes Cumhuriyeti halklarının dillerinin geliştirilmesi için gerekli tüm faaliyetleri içerebilecek özel bir program benimsemesi gerektiğini düşünüyorum.
Ve bence bir önemli nokta daha: Karaçay Çerkes Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanlığı düzeyinde, şehir ve bölge bölümleri ve eğitim bölümleri düzeyinde, önceki yıllarda olduğu gibi, anadil ve edebiyatı öğretim kalitesini denetlemek için tam zamanlı müfettişlerin atanması gerekir.
Yabancı ülkelerde bulunan diasporamızla da daha yakın temaslar kurmak önemlidir. Yabancı ülkelerde yaşayan diaspora temsilcileri için anadilde yazılı bir dil geliştirme etkinliklerine katıldım. İlk başlarda zordu, diaspora temsilcilerinin ve liderlerinin çoğu Latin alfabesine dayalı bir yazı yaratma eğilimindeydi. Bununla birlikte, Kiril alfabesini yeni yazı için temel alma ve dolayısıyla hepimizi kapsayarak yakınlaştırma önerisini destekleyenler de vardı. Özellikle Kiril alfabesine dayalı alfabemiz, o dönemlerde yaklaşık 80 yıldır kullanılmaktaydı. İki-üç yıl sonunda, Kiril’e dayalı alfabenin perspektiflerine çoğunluğu ikna etmek mümkün oldu. Bugün artık yurtdışında da Kiril’e dayalı alfabe kullanılıyor. Bu çalışmaya devam etmek ve diasporaya ders kitapları, metodolojik gelişmeler ve öğretmen yetiştirme konusunda yardım etmek gerekiyor.
– Uzun yıllardır Abhazya Cumhuriyeti ile dil alanında başarılı birçok ortak proje hayata geçirilmekte. İşbirliğinin sonuçlarından bahsedebilir misiniz?
– Birçok proje bulunmakta, ancak mantıklı bir sonuca maalesef hepsi ulaştırılamıyor. «Alaşara» derneğinin projeleri tam da bu ortak çalışmaları içermekte. Bu program, ortak sözlüklerin derlenmesi, ortak keşiflerin uygulanması, etkileşim problemlerinin incelenmesi ve dillerin karşılıklı zenginleştirilmesini içermekte.
Abaza-Abhazca (Abhaz -Abazaca) sözlüğün derlemesi, diğer dilden alınan kelimelerin belirlenmesi ve diğer dilden alınan kelimenin yerine Abhazca kelimenin aslının kullanılması yada diğer dilden alınan kelimenin yerine Abazaca kelimenin aslını kullanmak gibi ortak bir projeler hazırlık aşamasında bulunmakta. Ortak alfabe içinde aynı durum söz konusu. Burada sosyolojik, kamusal, açıklayıcı çalışmaların yanı sıra birçok ön araştırmaya ihtiyaç duyulmakta. Bu iş bir yıllık bir çalışma değil, ancak devam etmek ve ileriye gitmek gerekiyor.
– Sergey Umar-ipa, izin verirseniz kişisel bir soru sormak istiyorum. Sizin çocuklarınız gelecekleri için kendilerine hangi yolu seçtiler? İçlerinden Sizin yolunuzdan giden oldu mu?
– Tüm çocuklarım yükseköğrenimlerini tamamladılar. Büyükleri Maryat, gazetecilik bölümünü bitirdikten sonra, Abaza edebiyatının küçük türleri üzerine tezini savunarak yüksek lisansını tamamladı. Uzun süre üniversitemizin edebiyat ve gazetecilik bölümünde öğretim üyesi olarak çalıştı ve doçentlik unvanını aldı. Daha sonra evlendi ve şimdilik uzmanlığı üzerine çalışmaya ara vererek çocuklarını büyütmekle ilgileniyor. Krasnodar yakınlarındaki Adigey'de yaşıyor. Oğlum Marat tarih bölümünü bitirdikten sonra yüksek lisansını yaptı, fakat içinde tamamen farklı bir mesleğe sevgi duydu. Asker olmayı tercih ederek Rusya Silahlı Kuvvetlerine girdi. En küçük kızım Mariana, Rus Devlet Ticaret ve Ekonomi Üniversitesi ile paralel olarak yabancı dil bölümünü bitirdi. Şimdi ABD de çalışıyor. Yani özetle baba mesleğini sadece büyük kızım sürdürüyor. Ailemizde bir eğitimci daha bulunmakta – gelinim Rita. Kendisii Pedagojik Bilimler Doktor Adayı, muhteşem bir eğitimci.
– Uzun yıllar süren çalışmalarınız, bilim ve eğitimdeki başarılarınız, sivil toplum eylemleriniz etkili ve çok değerli. Peki, Siz en önemli başarınız olarak neyi görüyorsunuz? Bu hayatta Size en çok ilham ve destek veren kim?
– Tabii ki, emeklerimin böyle değerlendirmesinden gurur duyuyorum. Çok teşekkür ederim. Fakat inanın bana, şunu çok iyi bir şekilde anlıyorum ki: yapılması gerekenle karşılaştırıldığında, yapılan neredeyse bir hiç. Çok sayıda gence, eski öğrencilerime, gerekli bilgileri ulaştırmayı başardığım için gurur duyuyorum. Onlarla karşılaşmak, başarıları üzerine konuşmak beni çok mutlu ediyor. Tezlerini başarıyla savunan ve Abaza dilini araştırmaya devam eden araştırmacıları belli bir seviyeye getirebildiğim için mutluyum.
Özellikle lisansüstü yıllarımda, araştırma faaliyetlerinde bana çok fazla şey öğreten harika öğretmenlerim olmasından dolayı gururluyum. Onlardan uzakta kalmamı göze alarak, öğrenmem, araştırma yapabilmem için bana destek olan babam, annem ve eşimden ilham aldım. Hepsine minnettarım.
–Sergey Umar-ipa çok teşekkür ederiz!
girişa yada kayıt yapmalısınız.