Abhaz biliminin önemli isimlerinden biri olan Şalva İnal-İpa, tarih biliminin önde gelen bir uzmanıydı. Elli yıldan aşkın bir süreyi çalışmalarına adamış ve Abhazya tarihi, etnografyası ve edebiyatı için çalışmaları ile önemli katkılarda bulunmuştur.
Şalva İnal-İpa, eski Abhaz kraliyet soyu olan İnal-İpa soyundan gelmektedir. Sülalesini özellikle bu şekilde yazmaktaydı: tüm belgelerinde soyadı iki büyük harf kullanarak yazılmıştır. Rusya kraliyet eşrafının sülale armalarını onayladığı dönem olan XIX. yüzyılda sülalenin yazılışı tam olarak bu şekilde, yani büyük harflerle başlayan iki kelimenin arasına tire koyularak kaydedilmiştir. Şalva İnal-İpa’nın tüm ailesi bugün sülalelerini hala bu şekilde yazmaktadır.
İnal-İpa 19916 yılı (belgelerinde hatalı olarak 1914 yazılmıştır) 20 Ekim tarihinde, Abhazya’da Abjivuaa’ların yaşadığı bölgeye bağlı Gup köyünde doğdu. Bu bölge İnal-İpa sülalesinin tarihi köyü sayılmazdı. Bu konu hakkında, soyunun tarihini ve babasının hayatının değerli detaylarını çok önem vererek koruyan, Şalva İnal-İpa’nın kızı Arda İnal-İpa şunları söylüyor:
“Babamın büyükbabası Georgiy İnal-İpa, yaşadıkları Abhazya'nın Bzıp bölgesine bağlı Kaldahuara ve Pitsunda topraklarını terk etmeye zorlanmışlar, çünkü O ve kardeşi Narçheou, General Gorçakov'un iradesine boyun eğmemişler. Bu şekilde sülalemiz köklerini Abjivuaa bölgesinde, öncelikle Reka daha sonrada babam Şalva İnal-İpa’nın da doğduğu Gup köyünde salmaya devam etti. Babam ailesini çok erken kaybetmiş. Yetiştirilmesinde Atumaa ailesi ve Abhazya’nın önde gelen öğretmenlerinden Petr Çaraya büyük rol oynamış”.
Aşharvuaa okulunda
1922 yılında babasının ölümünden sonra Şalva ve kardeşlerini anneleri tek başına yetiştirmek zorunda kaldı. Şalva İnal-İpa Suhum Aşharvuaa mektebine (bugünkü ismi ile Nestor Lakoba Aşharvuaa 10.okulu) girişini dönüm noktası olarak niteliyor.
Suhum’dan gelen heyet onun ilköğrenimden Aşharvuaa okuluna geçiş için yeterli olduğunu onaylıyor. Küçük Şalva, o zamanın önde gelen eğitim kurumlarından biri olan Aşharvuaa okuluna gidebileceği için çok mutludur. Şalva İnal-İpa okula ilk başladığı dönemde sadece birkaç kelime Rusça bilmesine rağmen kısa sürede okulun en iyi öğrencileri arasına giriyor.
Arda İnal-İpa, “Aşharvuaa okulunun öğretmenleri babamın gelişimine çok katkıda bulunmuşlar. Birçoğunun ismini henüz küçücükken bile çok iyi biliyorduk”, diye belirtiyor.
Şalva İnal-İpa’nın hayatından, onun karakterini çok güzel bir şekilde özetleyen küçük bir hikâyeden bahsediyor kızı. Şalva İnal-İpa Aşharvuaa okuluna gelmekten çok mutluydu ama içinden bir türlü atamadığı bir huzursuzluğu vardı. Kendisi gibi çok yetenekli olan bir arkadaşı, eski okulunda kalmış, buraya gelememişti. Şalva, ne yapıp edip bir gün okul Müdürü Kondrat Fedor-ipa Dzidzaria’nın yanına gider ve arkadaşından bahseder. Dzidzaria küçük çocuğun sözlerine itimat eder ve iki gün içerisinde arkadaşını okula getirmesini ister.
Arda İnal-İpa, “O dönemde tek başına bir çocuğun Suhum’dan Gup’a tek başına gitmesinin ne kadar korkutucu ve zor olduğunu tahmin edersiniz. Babam Şalva İnal-İpa azmediyor ve sonuç olarak ikisi de okulu altın madalya (en iyi derece ile) bitiriyorlar. Ne yazık ki arkadaşı Sovyetler ve Finlandiya savaşında (1939 Kasım-1940 Mart tarihlerinde SSCB ve Finlandiya arasında yaşanan savaş) çok gençken hayatını kaybediyor.
“Vatan haininin” kardeşi ve üniversite
Stalin baskılarının yaşandığı yıllar, İnal-İpa ailesini de çok ağır etkiledi. İlk olarak, 1937'de kardeşi İllarion tutuklanarak “Trotskist” (Leon Trotskiy'nin ifade ettiği görüşlere dayanan Marksizm’in gelişimi olan teorinin destekçisi) olmakla suçlandı ve idam edildi. Daha sonra Petrograd da sözde “Kirov davası” ile bağlantılı olarak (1934'te Sovyet politikacılarından Kirov'un öldürülmesi, SSCB'de kitlesel baskıların başlaması için bir bahane olarak kullanılmıştı) Akademisyen Nikolay Vavilov'un yüksek lisans öğrencisi olan Şalva’nın abisi İppolit tutuklandı. Kaderin bu darbelerine dayanamayan Şalva'nın annesi, genç adamın okulda final sınavlarına girdiği günlerde kalp krizinden hayata gözlerini yumdu.
Televizyon röportajlarından birinde, Şalva İnal-İpa okulu, pek çok derste çok yüksek performans sahibi olarak bitirdiğini, bu sebeple yükseköğrenimde hangi alanı seçeceği hususunda zorlandığını, nihayetinde felsefe de karar kıldığını söylüyor.
Şalva İnal-İpa Moskova'ya giderek, Moskova Felsefe, Edebiyat ve Tarih Enstitüsü'nün felsefe bölümüne girer. Fakat burada, “vatan haininin” kardeşi olarak öğrenimini tamamlamasına izin vermezler.
İnal-İpa 1938 yılında, Libkhnet'in adını taşıyan Moskova Devlet Pedagoji Enstitüsü'nün tarih bölümüne girer, fakat burada da öğrenimini II. Dünya Savaşı dolayısı ile tamamlayamaz.
İnal-İpa cepheye gider. Desna nehrinde defansörlü anti tank araçlarının yapımına katılır. Burada ağır bir hastalığa yakalanan Şalva, anavatanı Abhazya’ya dönmek zorunda kalır. Çalışmalarına, kısa bir süre sonra kırmızı diploma (yüksek derece) ile mezun olacağı Suhum Pedagoji Enstitüsü'nün tarih bölümünde devam eder.
1943'te Şalva İnal-İpa, , Gürcistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü'nde yüksek lisans öğrencisi oldu ve etnografya konusunda uzmanlık yaptı. İlk araştırma konusu olarak, Abhazlarda evlilik geleneklerini ve aile kurumunu seçti.
1946 yılında, 1988 yılına kadar çalıştığı ve etnografya bölüm başkanlığı ve bilim bölümü Müdür Yardımcılığına kadar ulaştığı, akademisyen Marr'ın adını taşıyan Abhaz Araştırma Enstitüsünde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. Bilimsel araştırmalarını, Abhazya Devlet Müzesi'ndeki işinin ve öğretmenliğin yanı sıra yürüttü.
Araştırma Alanları
Tarihsel Bilimler Doktoru Yuri Ançabadze, İnal-İpa ile ilgili yazdığı makalesinde, bilimsel çalışmalarının lisansüstü yıllarda başladığını belirtmişti. Abhazyan’nın tüm bölge ve köylerine araştırmalar yapmaya giden Şalva İnal-İpa iki konu üzerine yoğunlaşmıştı: Nart efsanesi ile ilgili anlatımların ve Abhazya’nın toponimlerinin (coğrafik yer isimleri) derlenmesi. Tezi üzerinde çalışırken, Abhazların aile ve sosyal yaşam alanı ile ilgili gelenek ve görenekleri hakkındaki bilgilere hususi bir özen göstermişti. Bu iki bilimsel araştırma alanı, İnal-İpa’nın hayatının geri kalanında da ilgi merkezinde olmayı sürdürdüler.
İnal-İpa'nın bilimsel ilgi alanları arasında etnogenez (etnik köken, halkın ortaya çıkışı) ve Abhaz halkının etnik tarihi vardı. Ançabadze, “Şalva İnal-İpa, Abhazlar'ın akrabalık ilişkileri olan Kuzey Kafkasya dünyası – Abaza, Adıge ve özel sempati duyduğu Ubıhlarla olan tarihi temaslarının özgül formlarını ve sonuçlarını incelenmeye yoğunlaşmıştı”, diye belirtiyor.
Bilim insanı İnal-İpa’nın diğer araştırma konularından biri ise – Abhaz dili idi. 1960 yılında Muşni Haşba ile birlikte Abhazca terminoloji sözlüğünün hazırlanması ve düzenlenmesi çalışmalarını yürüttü. 1980'lerde ülkenin eğitim kurumlarında Abhaz dilinin öğretilmesi ve öğrenilmesi üzerine kurulan Devlet Komisyonunun Başkanıydı.
İnal-İpa'nın geniş çaplı araştırma alanlarından biri de folklor ile ilişkilidir. Tanınmış halk hikâyeleri - Nart destanı araştırmacılarındandır. Abhazya edebiyatıyla ilgili makaleleri ve denemeleri büyük önem taşımaktadır. Şalva İnal-İpa Huhut Solomon-ipa Bgajüba ile birlikte Abhaz beşeri bilimlerinin edebi eleştiri türünün kurucusu olarak görülmektedir.
Yuri Ançabadze’ye göre, İnal-İpa’nın 1965 yılında eklemeler yapılarak yayınlanan "Abhazlar" adlı temel eserini, etnogenez, etnik tarih, Abhaz kültürünün maddi ve manevi alanlarının ansiklopedik bir özeti olarak görmek mümkündür.
Skandal kitap ve arşivin kayboluşu
1976'da “Abhazların etnik ve kültürel tarihinin soruları” monografisi yayınlandı. Bu çalışma, İnal-İpa’nın Abhaz halkının etnogenezi alanındaki araştırmalarının önemli bir sonucunu özetliyordu.
Ançabadze, “Bu arada, etnogenez ve etnik tarihin derinlerine inmek genellikle çokta güvenli bir çalışma değildi. Ulusların kökenleri, etnik bölgelerin oranı, yerli halkın göçü veya nüfusu, günümüzden binlerce yıl önceye kadar olan benzer sorunlar, her zaman siyasal açıdan keskin bir yapıya sahipti ve bu nedenle ideolojik ve denetleyici kurumların ihtiyatlı gözetimi altındaydı. Kitap, Gürcüler tarafından büyük bir hoşnutsuzlukla karşılandı, Şalva İnal-İpa bir bilim adamı olarak kitlesel suçlamalara maruz kaldı, milliyetçilikle, “Abhaz ve Gürcü halklarını çatışmaya sürükleme” çabaları ile suçlandı.
Abhazya halkının 1992-1993 Kurtuluş Savaşı sırasında Şalva İnal-İpa ve eşi Mira Hotelaşvili-İnal-İpa işgal altındaki Suhum'da kaldılar. 22 Ekim 1992'de, Gürcü muhafızların Abhaz Dili, Edebiyatı ve Tarihi Enstitüsü'nü (şimdiki ismi ile D.Gulia Abhaz Beşeri Araştırmalar Enstitüsü) kundakladığı sırada, Şalva İnal-İpa’nın çoğu kendi el yazsı olan, yayına hazır bilimsel çalışmaları alevler arasında kaldı. Bu olay, kızının sözlerine göre, bilim adamına, hayatının sonuna kadar içinden atamadığı ciddi bir darbe oldu. Bunun en büyük belirtilerinden biri, o yangından sonra kendisi için gene çok büyük önem taşıyan ev arşivini de kaybetmemek, en azından onu koruyabilmek için dairesinden hiç çıkmaması idi.
Aile ve dost çevresinde
Kızına göre Şalva İnal-İpa çok duyarlı ve özenli bir babaydı. Arda İnal-İpa: “Yumuşak ama ısrarlı bir tutumla, tanınmış önemli insanların hayatlarından ve kendi hayatından örnekler aracılığıyla değerleri aşılayarak, sağlam ilkelere sahip olmanın önemine ikna edebilirdi. İnsanların örnek, başarıl davranışlarını takdir etmeyi iyi biliyordu ve böylece asillik, cesaret, merhamet, adanmışlığı takdir etmeyi bize de öğretti. Çok az boş zamanı olurdu, ama hafta sonları, eğer bilimsel çalışmaları ya da sosyal projeleri ile meşgul değilse, ailecek, İppolit İnal-İpa’nın ailesiyle yaşadığı Adzübja köyüne gidilirdi. (Şalva İnal-İpa’nın kardeşi). Bu tüm ailenin kaynaştığı mükemmel anlardı. Hikayelerin çoğu, eski Abhazya gelenek ve görenekleri, Sovyet döneminin kahramanları ve olayları ile ilgiliydi. İnal-İpa ailesi ile ilgili bildiğimiz her şeyi bu misafirperver Adzübja evinde duymuştuk. Babam Şalva bizi arkeolojik alanlara çok sık götürür, bize tarihi eserleri tanıtırdı ”, diye anlatıyor.
Kızı Arda ve oğlu Adgur, babalarından dolayı çok küçük yaşlarından itibaren Abhazya tarihinin objektif araştırmasıyla ilgili tüm sorunları çok iyi biliyorlardı. Çocuklar biraz daha büyüdüğünde, bilim insanı Şalva artık ata topraklarının kaderi hakkındaki endişelerini onlarla paylaşabiliyordu. Paylaştığı tek şey tabi ki endişeleri değildi. Dağlık Abhazya’nın tümünü gezme tutkusunu çocuklarına da aşılamıştı. Adgur İnal-İpa dağlardan o kadar etkilenmişti ki, Elbrus Dağı'nı bile fethetmişti. Kendisi de harika bir binici olan Şalva inal-İpa, kızı Arda'ya da ata binmeyi sevdirdi. Şalva İnal-İpa, elbette, şahsen örnek biri olarak oğluna ve kızına ilham verdi.
Arda İnal-İpa, “Okuduğum dönemde, babamın Moskova'ya beni ziyarete gelmesini çok severdim. Bu ziyaretler her zaman ilginç sohbetler, müze ve tiyatro ziyaretleri ile dolu geçerdi. Babam bizi, Rus ve dünya kültürüne aşina olmanın tüm olanaklarını kullanmamız, dar bir çevreye kapanmamamız konusunda uyarırdı”, diye hatırlıyor.
Toponim ve masayı yönetenlerin konuşmalarını derleme peşinde
Şalva İnal-İpa’nın hayatındaki pek çok parlak andan önde geleni olarak Arda İnal-İpa, Abhazyalı heyet ile Abhaz diasporasıyla unutulmaz toplantılar gerçekleştirdiği ilk Türkiye ziyaretinden dönüşünü görüyor. Ayrıca babasıyla birlikte Soçi'nin dış mahallelerine yaptıkları gezileri de hatırlayarak, İnal-İpa’nın bir yandan hala kaybolmamış olan Abhaz toponimlerini dikkatle kaydederken diğer yandan buralarda XIX. yüzyılda gelişen trajik olayları nasıl acı ile anlattığından bahsediyor.
Arda İnal-İpa, evlerinin her zaman misafirlerle dol olduğunu şöyle anlatıyor, “Moskova ve Leningradlı bilim adamları, babamın arkadaşları, meslektaşları ve dönemin önemli aydınları devamlı olarak emimizde misafir olurlardı. Her zaman büyüleyici sohbetler kurulurdu. Buna ek olarak, Şalva İnal-İpa, misafirlerin büyük ilgiyle dinledikleri harika kadehler kaldırırdı. Babam çok sosyal bir insan olduğu için arkadaşlarının isimlerini tek-tek saymak pek mümkün değil. Hem bilimden hem de yazarlar dünyasından benzer düşünce yapısına sahip, Abhaz halkının kaderi hakkında endişe duyan insanlar arasında sanki bir tür kardeşlik vardı, bu muhteşem ve özel insanlardan birisini bile atlamak istemem. Sadece İnal-İpa’nın çocukluğundan hayatının sonuna kadar dostluğunu sürdürdüğü Gup köyünden arkadaşlarını sayabilirim. İyi günde, kötü günde her zaman beraber olduğu arkadaşları – Yazıgu Gabeliya, Aleksey Guaramia ve Lev Garmelia idi”, diye anlatıyor.
Şalva İnal-İpa'nın yaşamının son yıllarındaki üzücü olaylar, eşsiz arşivinin kaybıyla sadece başlıyordu. Bilim insanı İnal-İpa Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın sonlarında, ciddi bir kader darbesi daha alır - tek oğlu, parlak genç bilim adamı, fizikçi, Moskova Uzay Araştırmaları Enstitüsü üyesi Adgur İnal-İpa Suhum'un kurtuluşu sırasında şehit düşer. Böyle bir durumda bir babanın, ailenin nasıl bir acı yaşadığını ancak tahmin edebiliriz. Şalva İnal-İpa oğlunun acısına iki yıl dayanabildi ve 1995 yılında hayatını kaybetti.
Bilim insanı Şalva İnal-İpa'nın geride bıraktığı mirası çok büyük. Ancak bu mirası gerektiği gibi inceleyebilecek ciddi uzmanlara gerekmekte. Eserleri; etnografyacılar, tarihçiler ve edebi eleştirmenlerin ilgisini çekebileceği gibi, Abhazların eski yaşamı ve adetleri, gelenekleri ve yaşam tarzlarından etkilenenlere de ilginç gelecektir.
girişa yada kayıt yapmalısınız.