İstanbul Abhaz Kültür Derneği Abhazca öğretmeni Dali Sandzava muhabirimize kendi öğrencileri ile raportaj verdi, bugün en büyük sorunun uygun ders kitablarının olmadığını anlattı, ve kendi talebelerin başarılarını görerek Abhazcanın ergin yaşlarda bile sıfırdan öğrenmenin mümkün olduğuna kesinlikle ikna olduğunu paylaştı.
Muhabirimiz Asta Ardzınba'nın gerçekleştirdiği söyleşi.
- Geçen senenin sonbaharı itibaren Siz İstanbul-Selimiye Kültür Derneğinde Abhazca dersleri veriyorsunuz. Bu dersleri ve derslere kaç kişinin katıldığını anlatır mısınız?
- Cumartesi günleri çocuklarla ders çalışıyoruz, Çarşamba günleri ise erginlerle, bu günde birkaç ayrı grubumuz var. Hepsi İstanbuldaki Abhaz-Abaza diasporası temsilcileridir. Biz öğrencilerimizin çalışma mesaisine göre zaman ayarlıyoruz. Bu yüzden Çarşamba günleri mesai saatlerden sonra burada toplanıp geç saatlere kadar kalırız. Derslere kırktan fazla kişi katılıyor. Aslında katılmak isteyen daha çok kişi var. Bana sürekli gelecek yıl yeni dönem ders kaydı olup olmayacağını soruyorlar. Ancak henüz bu soruya yanıt veremiyorum.
En genç öğrencim altı yaşında, en yaşlı öğrencilerim altmış yaşların üzerindeler. Gruplar sadece yaş gruplarına değil, dil bilme seviyesine göre dağılmaktalar. Ergin öğrencilerin birçoğu Abhazcayı iyi konuşabiliyor, ancak yazmaları ve okumaları yok.
Her ders iki saattir, ancak ders bittiğinde bile insanlar ayrılmaya çok istekli değiller. Onlar için bu anadili öğrenmenin tek fırsatlarıdır.
- Az önce gördüğümüz çocuk grubunuz oldukça başarılı görünüyor. Çocuklar fikirlerini Abhazca'da iyi anlatıyorlar.
- Onlarla geçen Kasım ayında çalışmaya başladık. Beş ay içerisinde yazmaya ve okumaya öğrenmişler. Okudukları şeyleri tercüme edeblilr, kendilerini, ailelerini ve hobbilerini anlatabilirler, Abhaz şairlerin şiirlerini biliyor ve seviyorlar. Gramer durumu daha kötüdür, ancak yavaş yavaş onu da öğreniyorlar.
Çocuklar okumaktan sıkılacaklarından çok endişeliydim. Ancak kursa başlayan sekiz çocuğumuzdan sekizi hala derslere geliyorlar. Hiç biri kursu brakmadı.
- Ders kitaplarınız nedir?
- Birkaç farklı ders kitabım var, gruplara daha uygun gördüklerimi kullanırım seviye ve bilgilerine göre. Ana kitabımız - Rus okullar için üçüncü sınıf Abhazca ders kitabi. Azhiba ve Kortava yazarların 2014 yayınlı kitap. Rus okullar için hazırlanan ders kitabı öğrenim için en uygundur. Diğer kitaplar, İstanbul'da basılanlar, daha az düşünülmüş, ödevler ve sözler dili yeni öğrenmeye başlayanlar için zordur, öğretim metodları daha iyi olması arzusundadır.
Ben şahsen kitapta verilen ödevleri Türkçe'ye tercüme ediyorum. Öylece Türkçe konuşanlar için Abhazca öğrenme kitablarının eksik olması durumdan kurtuluyoruz. Bizde bu kitaptan sadece bir tane vardır, o yüzden fotokopya çekip kullanıyoruz. Yakınlarda ilerlememiz gerekiyor, ancak dördüncü sınıf öğrenciler için ders kitaplarını henüz elde edemedik. Abhazya'ya haber verdik, ve Eğitim Bakanlığı'nın destekte bulunacağına büyük umudumuz var.
- Grup için haftada bir ders yeterli midir?
- Biz daha sık görüşmek isterdik. Ancak, çocuklar okulla, büyükler ise işlerle meşguller. Bu yüzden Cumartesi ve Çarşamba günlerinde görüşmeler - elimizden gelen tek şeydir.
Abhaz dili kursları diğer derneklerde de verilmekteler, mesela Gunda Ankvab İstanbul Kafkas Derneğinde, Oksana Tarba İnegölde, Elis Argun Adapazarda ders vermekteler. Kızlar Abhazya'dan bir senelik olarak planlanan kurs için gönderildiler, ancak kurs bu ay bitmektedir. Küçük öğrencilerim dersleri yaz sezonunda devam ettirmemi istiyorlar, okulları tatilde olacağından daha müsaait olacaklarından dolayı. Bu yüzden burada Ağustosa kadar çalışacağız.
- Türk alfabesi latince, Abhaz alfabesi ise kirilce bazındadır, bu yüzden öğrenciler yazmayı sıfırdan öğreniyorlar. Bu ek zorlukları getiriyor mu? Bununla beraber, bir süredir diasporada latince bazlı Abhaz alfabesi yaygındı. Siz hangisini kullanıyorsunuz?
- Biz Abhazya'da kullanılan, yani kirilce bazlı Abhaz alfabesini kullanıyoruz. Ne çocukların ne de büyüklerin yazı öğrenimi fazla zorluk yaratmaktadır.
- Dali, hayatınızın büyük bölümü Abhazya'da geçti, Türkiye'de geçirdiğiniz yıllar boyunca buradaki gerçeklere alışabildiniz mi?
- Onyedi yıla yakın bir süredir buradayım. Kocam Abhazya'ya yüksek eğitim görmeye gelen ilk diasporamız temsilcilerdendi. Orada tanışıp evlendikten sonraki ilk beş senemizi orada geçirdik. Ardından İstanbula taşındık. Oğlum Abhazca, Türkçe ve Rusça'yı aynı derece iyi konuşuyor. Kendisi İstanbul Rus Konsulusluğu nezdindeki Rus okulunda okumuş.
Ailede aramızda Abhazca konuşuyoruz, benim için bir prensiptir. Yabancı ülkede, dev bir metropolde anadilinin korunmasının ne kadar zor olduğunu biliyorum, bu yüzden elimden gelen herşeyi yapıyorum. Türkçe öğrenmekte hiçbir sorun yok, dışarıya çıkmak yeterlidir, Abhazcayı ise korumamız lazım, bununla ilgili çaba göstermemiz lazım.
- Türkiye'deki Abhaz genç nesillerin anadilini kaybettiklerini duydum. Büyükler Abhazcayı biliyor, ancak yazma ve okumasında zorluk yaşıyorsa, gençler ise temellerini bile bilmiyor.
- Bu bir gerçektir. Kendi öğrencilerime bakarak buna ikna oldum. Kırk yaş üzeri olanlar dili biliyorlar, daha genç olanlar ise bilmezler. Bu önceki nesillerin Abhazların yoğun şekilde yaşadıkları köylerde büyüdüklerinden dolayı ortaya çıktı. Yaklaşık kırk-otuz yıl önce insanlar köyleri terk etmeye başladılar. Süreç hala devam ediyor. Büyük şehirlere sıkı yerleşim mümkün değildir, bu yüzden çocuklar Türkçe konuşan ortamda büyüyorlar. Sonuç olarak Türkçe konuşmaya ve düşünmeye başlarlar. Ana kültürüne tutunmaları ve anadili öğrenmeleri için tek fırsatları - Abhaz kültür derneklerine gelmektir.
- Öğrencileriniz Abhazya'ya gitmişler mi?
- Ders kitaplarımızda sıkça Abhazya’nın yerleşim isimleri ile karşılaşıyor, çocuklar, tabi, Gagra'nın nerede olduğunu, Gagra ve Suhum arasında hangi şehrin daha güzel olduğunu soruyorlar. Bunlar, tabi, daha önce birçoğunun Abhazya'ya gitmemesinin sonucudur. Ben Abhazya'yı, örf ve adetlerini, tarihini anlatmaya, Apsuara'nın kanonları ile tanıştırmaya çalışıyorum. Bu sene çocuklar grubunun en iyi öğrencimizi yazın Abhazya'ya tatile göndermeye karar verdik. Ancak, Geri Dönüş Bakanlığında bunu duyudukları zaman, tüm sekiz öğrencimizin listesini istemişler. Muhtemelen, bu sene hepsi ilk defa Abhazya'ya gidecektir.
- Abhaz edebiyatını biliyorlar mı? Dırmit Guliya'nın kim olduğunu bilirler mi?
- Guliya'yı biliyorlar. Abhaz dilini öğrenerek onu bilmemek mümkün değildir. Ancak, tabi ki, Abhaz edebiyatını bilmiyorlar. Eserler Türkçe’ye tercüme edilmiyor, tercüme olan eserler ise çok nadir ve zor elde edilebiliyor.
- Abhaz dilinin çok karmaşık olduğundan dolayı öğrenilmesi imkansız olduğu stereotipi var.
- Yalandır. Açıkçası, uzun süredir ben de aynı düşünceye sahiptim, pratikte ise tamam farklı görüşe ikna oldum. Abhazçayı birkaç senede öğrenmek mümkündür. Öğrencilerim oldukça ilerlediler. Söz bilimi ile ilgili sorunları yok, zorluklar dil bilgisinde ortaya çıkmakta.
Haftada iki saat çalışıyoruz, ama hep irtibat halindeyiz. Messenger'de (Whatsapp) ortak grubumuz var, orada ödev yaparker çıkan soruları bana soruyorlar. Ben ise canlı şekilde yanıt vermeye ve konu anlatımları yapmaya çalışıyorum.
girişa yada kayıt yapmalısınız.