Abaza halkının tarihinde Abaza kültürüne katkılarının abartılması mümkün olmayan isimler var. Bu isimler arasında bile Nuh Ozov’un ayrı yeri var – yanlış suçlamalar sonucunda trajik bir şekilde kesildiği kısa ömrü boyunca insanlarına bilgilerin aydınlığını getirerek kendi halkına hizmet etmişti, Abaza grameri müellifi ve Abaza edebiyatının başlatıcısı olmuştu.

Pötr Çkala

Nuh Ozov, 1900 yılında bugünkü Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti topraklarında Apsua nahiyesinde, orta sınıf Abaza köylünün ailesinde doğdu, ve bu ailenin tek çocuğu idi. Kafkasya uzmanı Profesör Anatoly Genko'nun notlarında Nuh Ozov’un “Çalışan bir ailede doğdum. Babam sürünerdi, avlanırdı, arılarla uğraşırdı" şeklindeki sözleri kayıtlı.

Çocuk 6 yaşında iken babası vefat etti, ancak buna rağmen, Nuh nahiye okuluna gitti, okuldan mezun olup, daha sonra Kur’an’ı rahatça okuyup tercüme edebildiği Arapça’yı öğrenmeyi devam etti. Nuh eğitimini bitiremedi – 1917 yılın Ekim devriminin arifesinde eve döndü.

Çerkes Dili Kurslarından Ulusal Yayımcılığa

Eğitimini Ozov ancak iki sene sonra devam edebilecek – 1919 yılında Teberda’daki okul öğretmenleri için okulundaki Çerkes dili kurslarına gidiyor, buradan mezun olunca ise 1928 yılına kadar kendi nahiyesinde öğretmen olarak çalışıyor.

Nuh Ozov’un o dönemdeki hayatına dair oldukça az bilgi mevcut, ancak biyografisinde Abhazya’da çalıştığı dönemin olduğu, ve oradan Ulusal Yayınevinde çalışmak için döndüğü bilinmektedir.

O günlere civarında, 1925'te Nuh Abramovich evleniyor, daha sonra iki kızı, Raisa ve Rosa, doğuyor.

Ozov'un 1929'dan beri çalıştığı Ulusal Yayınevi'nde tercüman, yorumcu ve editör görevlerini birleştirirdi ve hak ettiği meslektaşlarının saygı edindi.

Abaza yazı’dan önce

Anadilinde yazının mevcut olmamasından dolayı, Abaza çocukları 1933 yılına kadar Çerkesçe öğretim görüyorlardı. Kendi nahiyesinde çalışarak, Nuh Abramovich de çocuklarla Çerkesçe çalışıyordu. En hazırlıklı öğretmenlerden biri olarak, yeni ders kitaplarının hazırlanmasında yer alıyor. 1930 yılında Ozov’un yetişkinler için «Köylü’nün, kolektif çiftçi’nin yolu» adlı alfabe kitabı yayına giriyor. Aynı sene Tolıstan Tobıli ile beraber (ed.: ilk Çerkes ve Abaza alfabeleri’nin müellifi), Ozov «Yeni hayat» adlı köy okulları ikinci öğretim yılı için ders kitabını hazırlıyor. Bir sene sonra ise, 1931 yılında, V.Konel’in «Annenin kederi» adlı eserini Rusçadan tercüme ediyor. Bu kitapların hepsi Çerkesçe basılıyor.

Artık Abazaca

1932 yılında Latin grafiği bazında Abaza alfabesi onaylandı, ve Abaza okullarında ana dilde eğitim başlatıldı. Acil olarak ders kitaplarına ihtiyaç duyuldu. Nuh Abramovich kendisini tamamen yeni hedeflerine adadı.

Ünlü Kafkas bilimcisi Profesör Genko, 1933 yılında Rostov’daki Dağlı Bilim Araştırma Enstitüsü’nde yaptığı konuşmasında «Pratik ve pedagojik açıdan önemli olan bütün dilbilgisi mevzuları, meslektaşım, Dostluk Bilimsel Araştırma Enstitüsü üyesi Tobıli  tarafından benim sözlerimden özel kurallar biçiminde kayıt edildi. Tobıli 'a ek olarak, Nipov Mhamat (Kuvinsky köyünden), Ozov Daud ve Ozov Nuh (Apsua köyünden) da çalışmamızın teorik bölümünde yer aldılar» diye belirtti. Ozov'un, Komünist Parti ve Sovyet devletinin liderlerin konuşmaların Abazacaya çevirmenin yanı sıra, dil ve edebiyat üzerine ilk ulusal ders kitaplarının oluşturulmasıyla görevlendirilenler arasında olması hiç şaşırtıcı değildir.

Abaza dilinde yayınlanan ilk kitaplardan biri, 1933 yılında Batalpashinsk'de ayrı bir broşürde yayınlanan "250 Kuzey Kafkasya Tuğgeneralinin Stalin'e Mektupları" eseri’nin Ozov'un çevirisidir. Ardından, Stalin'in Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 17. Kongresinde ilerleme raporunun çevirisi, ve Abaza-Rus sosyal ve politik sözlüğünün el yazma taslağı hazırlandı.

1934 yılında Ozov’un iki ders kitabı basıldı: «İlkokullar için Abaza dili grameri. 2. Bölüm. Üçüncü öğretim yılı» ve «İlkokullar için Abaza dili grameri. 3. Bölüm. Dördüncü öğretim yılı».

Kolay bir görev değildi, birçok çalışmasının ilk defa yapılması gerekirdi, ayağın basılmadığı yollardan gidilecekti, çünkü o zaman, alfabenin ve terminolojinin pek çok sorunu henüz çözülmemişti. Böylece, Ozov'un ders kitaplarında Abaza dilinin gramer kuralları sistemini ilk olarak formüle edilmiştir.

Nuh Abramovich bu çalışmaların meşkülünü yazarın önsözünde vurgulamaktadır.

«Bu kuralları keşfetmek için büyük zorlukların üstesinden gelmek, derin bilgiye sahip olmak ve maskimum çaba sarf etmek gerekir. Bu özelliklere sahip kişinin ortaya çıkmasına dek, küçük güçlerimize kıyarak, iyi-kötü, her nasılsa, yolu açmalıyız... Umarım ki bu çalışmamız kalplerinde hayırlı şeylerin arzusunu taşıyan, ancak kendi güçlerin yeterli olmayanlara ivme kazandıracaktır. Daha sonraki eğitimli insanlar, başlattıklarımızı doldurup düzeltirler. Bir tek varolmayan şeylere hiçbir şey eklenemez» diye yazıyor Ozov.

Ders kitaplarının yazarı oldukça özeleştirici idi, işinde olası aksaklıkların farkındaydı ve yine de, ilk deneyimin eksikliklerini ortadan kaldırabilecek geleceğin daha eğitimli dil bilimcilerine güvenerek işe başlatılmasının ve onu hareket ettirmesinin gerekli olduğunu düşündü. Ozov’u harekete geçiren öncünün şöhreti değil, kendi halkına başarabildiği mevzularda hizmet etme arzusu idi.

1934'te, D. Bogoyavlensky ve L. Timofeev'in edebiyat kitabı temelinde, Nuh Ozov yarı okuryazar okulları için ders kitabı hazırladı. Ders kitabı’nın büyük bir kısmı Ozov tarafından adapte edilerek Abaza öğrencileri için anlaşılabilir hale getirilen Rus yazarların eserlerinin tercümelerinden oluşuyordu. Aynı toplanmasında Ozov'un orijinal eserleri de yer aldı: "Beş Gün ve Beş Gece" ve "Yetişmedi" şiirleri, "Musa'nın Yolu" ve "Aldatıldım" adlı büyük çalışmasından eseri. Ders kitabından - “Parıldayan” ve “Kollektif Çiftlikte Sosyal Rekabet” adlı iki uyarlanmış öykü, 1934'te yayımlanan “Denemeye gidelim” adlı Çerkesya'nın yazarların eserlerinin toplanmasına ayrı çalışmalar olarak yerleştirildi.

Abaza Edebiyatının Başlatıcısı

Abaza alfabesi oluşturulmadan önce Çerkes dilinde çevirileri yapması, Çerkes dilinde eğitim materyali ile çalışılması, Ozov'un yazma zanaatında ilk becerilerini kazanmasını müsaade etti. Edebiyat çalışmalarına en hazır ve becerililerden biri hale geldi kendisi, bu da onun ulusal edebiyatın öncüsü olan Tolıstan Tobıli ile bir sıradı olmasını sağladı.

İyi bir nesirci olabilirdi. İyi bir yaratıcı ruhuna, söze doğal tutumuna, özgür söz kullanabilme kabiliyetine, iyi dilsel ve sanatsal algısya sahipti. Eserleri, sunum özgürlüğü ve kolaylığı, karakterlerin davranışların ve eylemlerinin gerçekliği ile ayırt edilirler. Kalabalığın psikolojisine nüfuz ederek onu tarif edebiliyordu. Bunula birlikte, şüphesizdir ki Ozov, bütün kalbiyle sosyalist devrimi benimseyen ve çalışanların çıkarlarını tutkuyla savunan kast, parti yazarıydı.

Suçlu Olarak Kabul Edilişi…

Ama kader aksini emretti. 10 Mayıs 1935'te Nuh Ozov'un aydınlatma ve sanaat faaliyetleri kesintiye uğradı: bilim adamı, savcılık bürosunun çalışanları tarafından "siyasi belgelerin Abaza diline siyasi sapkınlıklar ile çeviri ve düzeltme yapma" suçlamasıyla tutuklandı. Soruşturma altı ay sürdü ve üç günlük mahkeme oturumu ardından mahkeme kurulu Nuh Abramovich'i suçlu buldu.

Yargıçlara göre en ciddi sapkınlıkları Ozovun, 1934’ün 26 Ocak -10 Şubat arası Bütün Birlik Komünist Partisi’nin 17. Kongresi Stalin'in konuşmasının tercümesinde yaptı. Çevredilen Stalin’in raporunun tercümesinin el yazması Ozov tarafından, 14 Mart 1934'te Çerkesya’nın parti yayınevine teslim edildi, ancak bir ay sonra ise, 11 Nisan'da Abazin dilinde "İ. Stalin’in Bütün Birlik Komünist Partisi’nin 17. Kongresi Merkez Komitesi'nin çalışmaları hakkında raporu" 83 sayfalık broşür yayınlandı.

Ayrıntıları daha çok incelesek, suçlamanın absürdlüğü bariz oluyor. Birincisi, Ozov'un hacimli ve üstün sorumluluğu taşıyan bir işi yerine getirmesi için bir aydan fazla zaman verilmedi. İkincisi, tercümenin yapıldığı zaman Abaza dil yazısı oluşmasından sadece bir yıl iki ay geçti; bunun sonucu olarak edebi dil ve ilgili normlar henüz gelişmemişti; fonksiyonel stiller embriyon şeklinde bile oluşamadılar, heceleme kuralları gelişmedi, bunlar yüzünden yazıda anarşinin hüküm sürüyordu.

Daha sonra filologlar Stalin’in 17. Kongre raporunu ve onun Abaza versyonunu sonuçları itinalı karşılaştırmalı analizini yaptılar, ve tekanlamlı sonuçları elde ettiler: çeviri dürüst şekilde, işin bilgisiyle, genel stil ve kişisel özelliklerin korunması ile, her iki metin - orijinal ve tercüme - birbirlerine uygun, Stalin'in konuşmasının hem temel önemi taşıyan hem de daha az öneme sahip hükümleri Abaza dilde doğru olarak canlandırıldı. Bu da demek ki, "Tovariş Stalin'in raporunun çevirisi partimizin politikasını sorgulayacak şekilde yapıldı" olarak özetlenen mahkeme kararının temel tezinin, kesinlikle zoraki ve savunulamaz olduğu anlamına gelir. Çeviri raporunda bir tane dahi herhangi temel ihlali şeklinde yorumlanabilir siyasi bozulma bulunmamaktadır!

Ozov’un çalışmalarına doğrucu değerlendirmeyi sağlamak gerekirse, Abaza dili gariplikleri ve çeviri çalışmalarının özellikleri gibi birçok faktörü bilmek ve dikkate almak gerekliydi. Buna ek olarak, objektif, tarafsız kalınması gerekirdi, varolmayan günahları icat etmemek, çoğu zaman teknik bozukluklardan ve ulusal dilin genel seviyesinden kaynaklayan kusurlarına ideolojik şekil vermemek gerekliydi. Ne yazık ki, hemen hemen her durumda, ne soruşturma ne de yargıçlar kendilerini sözü geçek davranışlarla kendilerine zahmet ettiler ve beyan ettikleri ihlallerin özünü kavramaya çalıştılar.

Ekim Devrimi'ni benimseyen, onun ideallerin kurulması, kendi halkın aydınlanması ve kültürün refahi sağlanması için fedakarlıkla, tam özveri ile çaba gösteren bir adam sabotaj ve karşı-devrim çalışmalarını yürütemezdi.

Bütün mantıksal argümanlar ve işlerin gerçek durumuna rağmen, 11 Kasım 1935’te Çerkez özerk bölgesinin Bölge Mahkemesi tüm suçlama maddeler uyarınca Nuh Abramovich’i suçlu ilan etti ve mülkiyetine el koyma’nın yanı sıra 10 yıl hapis cezasına mahkum ettiler. 26 Aralık 1935’te mahkeme kararı yasal yürürlüğe girmiş ve mahkum ceza hizmet yerine - Mordova ÖSSC’si Temnikov zorunlu çalışma kampı’na, geitirildi.

Nuh Abramovich her ay eşine mektup gönderirdi. Kendi davasının birdaha incelenmesi talebi ile devlet yetkililerine yazdığına inanmak için sebepler mevcut. Ozov’un karısının söylediklerine göre, 1942'de Nuh Abramovich, davasının Moskova tarafından incelendiği ve suçlu bulunmadığına dair karar aldığından dolayı yakında görüşeceklerini ifade etti. 1940 yılında SSCB Savcılığı'nın tarafından iki kez Zorunlu Çalışma Kampı idaresine Ozov’un ne zaman ve Ceza Kanununun hangi maddeler uyarınca mahkum edildiğine ilişkin talep mektupların gelindiği biliniyor, ancak revizyonu teyit eden ve davaya ilişkin olumlu bir kararın alınmasına dair hernagi kayıt bulunmamaktadır. Nuh Ozov hiç serbest bırakılmadı - 11 Haziran 1942'de eğitimci akciğer tüberkülozu nedeniyle kampın hastanesinde vefat etti.

45 Yıl Sonra

Bu kişinin, kısa hayatı boyunca bu kadar çok şeyi nasıl başarabildiğine hayret edebilirsin. Daha zeki ve daha yetenekli birinin gelmesini beklemedi, olduğu zamanda ve olduğu yerde cehaleti ortadan kaldırmak için, kendi halkını aydınlatmak için her şeyi yapmıştı, ve soydaşların uzun zamanlarda kendisini saygı ile anmalarını haketti. Edebi mirası neredeyse korunmadı çocuklara için yazdığı kitapları, matbaalara ulaşmayı yetişmeyen el yazmalarıyla birlikte yok edildi. Daha çok kitabı hiç doğmadan ölmüştü.

Fakat 45 yıl sonra da olsa adalet yerini buldu. 11 Kasım 1980’de RSFSC Yüksek Mahkemesi delil yetersizliğinden Nuh Ozov rehabilite edildi