Abhaz ve Abazin halkı, binlerce yıldan beri varolan ve bugüne kadar kaybetmeden getirilen farklı bir kültür ve geleneklerin taşıyıcısıdır. DAK bilgilendirme portalı olarak okurlarımıza, gündelik yaşamın çeşitli yönleri, kültür, el sanatları ve ortak kökleri ve ortak bir geçmişi olan bu halkın ulusal gelenekleri üzerine etnografik denemeler sunuyoruz.

Asta Arzınba

Abhazlar ve Abazalar, Kuzey Kafkasya'da yaşayan ve Kafkasya kökeninin Abhaz-Adıge grubuna ait kardeş halklardır. Asırlar öncesine dayanan tarih boyunca, eşsiz ve kendine özgü kültürlerini var etmişlerdir.

Abhazların yerleşim bölgesi

Antik çağlardan itibaren Abhazlar; «Abadza», «Azeha», «Aphaza», «Abhazıy», Abaza» isimleriyle biliniyordu. Abhazlar ise kendilerine «apsua» ve ülkelerine «Apsny» diyorlar.

Tarihsel olarak Abhaz halkı, İngur nehrinden Bzıb nehrine - Büyük Abhazya - ve Bzıb nehrinden Mzımta nehrine - Küçük Abhazya topraklarında yaşadılar.

Modern Abhazya'nın devlet sınırları, doğuda bulunan İngur nehrinden batıdaki Psou nehrine kadar uzanmaktadır. Kuzey sınırı ise Ana Kafkas sırtı boyunca ilerlemektedir. Abhazya nüfusu bugün yaklaşık 250 bin kişiden oluşmaktadır, etnik Abhazlar ise yaklaşık 120 bin kişidir. Çeşitli verilere göre, 200 ila 500 bin Abhaz da anavatanının dışında yaşamaktadır.

Abhaz diasporasının çok büyük bir kısmını XIX. yüzyılda zorla vatanlarından sürülen Abhazların torunları oluşturmaktadır.

Abhaz kültürü ve geleneksel etkinlikleri

Abhazların ataları, MÖ III. binyıl da Batı Kafkasya'da megalitik kültürün yaratıcıları olarak kabul edilir (megalitler - devasa taş bloklardan oluşan binalar). MÖ 1. binyılın başlangıcında metal bilimi konusunda uzmanlaştılar ve MÖ 8.-7. yüzyıllarda, demiri üretme ve işlemede dünyada bir ilk oldular.

Abhazların ataları, dünyanın yapısı hakkındaki fikirlerini, kahramanlık efsanesi olan Nart mitolojisine yansıttılar. Dünya folklorunun en eski eseri olan Nart destanı, yalnızca insanlığın edebi mirası değil, aynı zamanda Abhaz halkının tarihini incelemek için de önemli bir kaynaktır. Matriarşi çağından sınıf ilişkilerinin kurulmasına kadar, halkın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişiminin farklı dönemleri efsanelere yansıtılıyordu.

Abhazya'da asla serflik yoktu ve toprak her zaman köylülere aitti. Ekilebilir yerler ailelerin özel mülküydü. Ormanlar ve çayırlar herkesin ortak alanıydı. Ortakçılık vardı ama toprak üzerinde feodal hâkimiyet yoktu. Orta Çağ döneminde ülkenin nüfusunun çoğunu «Anhayü» denilen toplum üyeleri oluşturuyordu. Aynı zamanda, eski ataletizm geleneğine bağlı olarak, soylu ya da asil ailelerin bebekleri gençlik çağına kadar yetiştirilmek üzere köylü ailelere verilir, böylelikle sütkardeş bağları ile yüksek ve alt sınıflar birleştirildi.

Abhazlar, antik çağlardan beri hayvancılık, çiftçilik, arıcılık yapmaktadır. Deri işleme, ahşap, çömlek ve dokuma işlemlerine hâkimdiler. Fakat herhangi bir ticari ödeme-para gibi şeylere sıcak bakmaz bu tarz şeylerin bir savaşçı için aşağılayıcı olduğunu düşündükleri için hiçbir şekilde tüccarlık yapmazlardı. Abhaz ekonomisi doğal bir yapıya sahipti.

Abhazya, en eski şarap yapımı merkezlerinden biridir. Abhazya’da şarap yapımı milattan birkaç bin yıl önce başladı. Bu konuda bize arkeolojik bulgular ışık tutmakta. MÖ III-II. binyılda inşa edilmiş olan dolmenlerde (megalitik kültür yapıları), bulunan testilerin içinde üzüm çekirdeği kalıntılarına rastlanmıştır. Ayrıca, Gudauta şehri yakınlarındaki Bombora bölgesinde, yapımı M.Ö. II bin yıl öncesine dayandığı tahmin edilen elinde şarap boynuzu tutan insan şeklindeki bronz bir heykelcik keşfedilmiştir.

Abhaz evleri, kıyafetleri ve geleneksel mutfağı

Abhazlar antik çağlardan beri yerleşim yeri olarak yüksek yerler seçiyorlardı. Genelde büyük konut binasının yanında bulunan müştemilat gibi ek yapıların yanı sıra geniş avlusunun yanında mutlaka bir mısır tarlası, arı kovanı ve meyve bahçesi olurdu. Abhaz evlerinin görünümü hala değişmiş sayılmaz. Modern Abhaz şehirlerinin biraz ötesine geçmenizle, dağların eteklerinde ve tepelerde bu tarz evler ve avlular görebilirsiniz.

Geleneksel evler, çeşitli dallardan örülen ve çatısı samanla kaplanan evlerdi. Ayrıca gene örme ve saman çatı tarzı il yapılan küçük bir ev daha yapılırdı, bu ev mutfak görevi görür ve Abhazca «apatsha» diye adlandırılırdı. Apatshaların ortasında Abhazların özel bir önem verdiği bir ocak olurdu. Orta Çağda, sütunların üzerine tahtalardan «akuaskiya» adı verilen evler inşa etmeye başladılar. Bu tip evlerin çatıları kiremitten yapılır dış cephesi de oyuntulu balkon ile güzelleştirilirdi.

Geleneksel Abhaz kostümü; kapitoneli yarım kaftan, dar paça pantolon, çerkeska, burka, başlık yada kalpak ve hançer takılı kemerden oluşmakta.

Kadınlar ise, yakası kama şeklinde kesilmiş, metal bağlantı elemanları ile kapanan elbiseler giymekteydi. Özel günlerde giydikleri elbiselere mutlaka gümüş kemer takarlardı.

Geleneksel Abhaz mutfağı, mısır unu ile yapılan çeşitli yemekler sunmaktadır. Genelde bitki ve süt ürünleri mutfağa hakim. Yemekler genelde acı baharatlarla lezzetlendirilmekte, bunların başında da ünlü Abhaz acikası gelmekte.

Abaza Ulusu

Abhazlara en yakın olan ulus Abazinlerdir ya da kendilerinin kullanımı ile Abazalar. Abzazalar 14. yüzyıla kadar, Karadeniz'in kuzeybatı kıyısında yaşadılar. Abazinlerin ataları, bazı araştırmacılar tarafından da belirtildiği gibi, M.S. 6. yüzyıldan başlayarak, Kafkas Dağları'nın kuzey yamaçlarına etap-etap yerleştiler. Yerleşim yerlerinin değişimine farklı olaylar sebep olmuştur. Bunların başında, VI.yüzyılda yaşanan Bizans-Pers savaşı, VIII. yüzyılda Arap istilası, Tatar-Moğol istilası ve ardından «Abhaz ve Kartlılar Krallığı’nın» XIII. yüzyılda yıkılması ve bir dizi düşman krallık ve beyliğe bölünmesi gelmekte.

Abazalar Laba, Urupa, Büyük ve Küçük Zelençuk, Kuban ve Teberda nehirlerinin üst bölgelerine yerleşti. Bugün Karaçay-Çerkesk’in; Krasny Vostok, Kubina, Psıj, Kara-Pago, Elburgan, İnjiç-Çukun, Tapanta, Habli, Malo-Abazins, Staro-Kubinsk, Novo-Kubinsk, Apsua ve Koydan bölgelerinde yaşamaktalar. Rusya'daki toplam Abaza sayısının, 2010 nüfus sayımına göre yaklaşık 43 bin kişi olduğu bildirilmekte.

Ortak proto-dili ve yakın diller

Abhazlar ve Abazalar, arkaik dillerinin yapısıyla ele alınabilecek en eski uluslardır. Abhaz ve Adıgeler için ortak olan proto-dili beş bin yıl kadar önce üç ayrı gruba bölündü: Abhaz, Adıge ve bugün kaybolmuş sayılan Ubıh dili. Eski Abhaz dilinde, akraba kabilelerin dillerini temsil eden birçok lehçe bulunuyordu. Yavaş - yavaş, kabileler krallıkta birleşti ve daha sonra M.S. VIII.yüzyılda Abhazya krallığı olan bir devlet yarattılar. Böylelikle, tek bir Abhaz ulusu oluştu ve Abhaz dilinin birliği kuruldu.

Bu, Abaza halkının bağımsız gelişimine, dilinin oluşumuna katkıda bulundu. Araştırmacılar, Abaza dilinin Aşhar lehçesinin Abhaz diline daha yakın olduğunu söylüyorlar. Buradan, bu diyalektin taşıyıcıları olan Aşharvuaa'nın Abhaz ve Abaza etnik grubundan diğer Abaza etnik unsuru Tapantaa’dan daha sonra ayrıldığı sonucuna varılmıştır.

Abhaz ve Abazaların dini inançları

Bugün Abazalar İslam'ın Sünni mezhebine uyuyorlar, Abhazlar ise çoğunlukla Ortodoks Hıristiyanları. Fakat her iki ulusun hatırlarında hala geleneksel pagan inançları korunmakta. Örneğin, hem Abazalar hem de Abhazlar bir zamanlar ağaçların doğaüstü güçleri olduğuna inanarak değer verdiler. Geleneksel inanç sisteminde, gök gürültüsü ve yıldırım gibi doğal olaylara da önemli bir yer veriliyor. Hem Abhazlar hem de Abazalar «ormanların ve vahşi hayvanların koruyucusu» ve «suların hakimi» ne saygı duyuyordu.

Abaza hayatının bazı aktiviteleri ve özellikleri

Abazalar genellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşırlardı. Tıpkı Abhazlar gibi yaylacılık (mevsimsel hayvanları yaylalarda gütmek) yaparlardı. Abazalar kendi bahçelerinde; elma, armut, kızılcık, çilek ve fındık yetiştirirlerdi. Ekonominin en önemli kolu ise arıcılık oldu.

Kadınların görevi, yün ve postların işlenmesi olarak kabul edilirdi. Erkekler ahşap, metal ve taş işliyordu. Kılıç, bıçak gibi savaş aletlerini yapan demirciler toplumda çok değer görmekteydi.

Geleneksel Abaza evleri de örgüden yapılmaktaydı ama yuvarlak şekilde inşa edilmekteydi. 19. yüzyılın sonunda, Abazalar demir veya kiremit çatısı olan kerpiç ve ahşap evler inşa etmeye başladılar. Geleneksel yaşam alanları, misafirlerin kalacağı yer, müştemilat gibi bir veya birkaç konut binasını içeriyordu.

Geleneksel Abaza mutfağı - kuzu, sığır ve kümes hayvanlarının yanı sıra süt ve sebze ürünlerinden elde edilen yemekler açısından zengindir. Örneğin, ünü Abaza yemeği kutıjdzırdza - koyu sosu olan bir tavuk yemeğidir.

Abhazlar da Abazalar da, yüzyıllar öncesinden günümüze kadar korudukları kendine has kültürlerini yarattılar. Küreselleşme çağında ise bu halkların ulusal kültürünün gelişmesinin önünde yeni zorluklar ortaya çıkmakta.