Umar Mekerov kendi halkının tarihine bir aydınlatıcı olarak kaydedildi. Mükemmel surette eğitimli, tüm kısa yaşamını halkı arasında bilgi yaymaya adadı. Varsıl bir aileden çocuğu, Mekerov hiçbir masraftan kaçınmadan kendi parasıyla yerel lehçeye uygun hazırlandığı kendi alfabe kitabını kullanarak daha sonra öğretmenliği kendisinin yaptığı okulları inşa ederdi.

Georgiy Chekalov

Babasının Örneğini Takiben

Umar Mekerov 1847 yılında Kuban bölgesinin  Balatpashinsk ilçesinin Biberdovski nahiyesi’nde (Ed.: bugünlerde Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti Abaza Bölgesi Elburgan nahiyesi) doğmuş. Mekerov’lar ailesi toplumda çok saygın idi ve eski Abaza asilzade soyuna aitti. 1891 yılında "Kuban Bölgesel Haberleri" gazetesinde kendisi hakkında şöyle yazmaktadır: "Umar Mekerov’un babası Zelimhan, ulusal kadı idi, ve hükümetimize bağlılık ile ayırt edilen, işini bilen yardımsever biri olarak, her zaman yönetimimizin özel güvenine va saygılarına sahipti".

Dindar ailede yetişen Umar Mekierov'un babasının örneğini takip etmek istemesi ve henüz çok genç adam olarak Konstantinopolis’e eğitim görmeye gitmesi şaşırtıcı değildir. Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentinde Arapça’yı, Kur'an’ı ve Müslüman inancının temellerini incelerek birkaç yılını geçirdi.

Devletin ve Halkın Hizmetinde

Kısa yaşamı boyunca Umar Mekerov çeşitli alanlarda görev alma fırsatına sahip oldu. Rus ordusunun bir subayıydı, eğitimden derhal er (ed.: çavuş rütbesi) olarak askerlik görevine başlamış olup, 1877-1878 yılları Rus-Türk savaşı sırasında Maruh Geçisi’ne (ed.: Büyük Kafkasya'nın batısındaki Ana Kafkas Sıradağındaki Geçiş, Abhazya Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu sınırındadır) geçme operasyonuna katılımı sırasında sarf ettiği çatışma liyakatları sayesinde subay rütbesine layık görüldü. Askeri kariyeri başında, bir süre öz nahiyesi’nin komutanlığını üstlemişti (ed.: ilkokullarda ve postaneler düzenlenmesinden vergi elde etme ve ordu toplanması gibi çeşitli işlerde aslında ilgili yerleşimin başkanlığını yaptı), 1869’da ise Zelençuk Bölge Mahmemesi’nin kadı’sı oldu. 

19. yüzyılın ikinci yarısında dağlı halkların Osmanlı İmparatorluğu'na göç etmesi konusunu ele alan tarihçiler, Biberdovski sakinlerinin evlerinde kalabilmeleri ve kardeşlerinin korkunç kaderinden kaçınabilmelerinin Mekerov’un sayesinde mümkün olduğuna inanmaktalar. Zamanının en eğitimli insanlarından, olayların bu gelişiminde büyük maddi ve insan kayıplarının kaçınılmazlığını anlamada başarısız olamazdı. Felaketi önlemek için bölgenin sakinlerini yerlerinden çıkmamaları için ikna ederek elinden gelenin en iyisini yaptı.

Umar Mekerov, yerel yönetimlerine de, dağlı nüfusunun toplumsal yaşam düzenini şekillendirmekte ve onlarda sağlam vatandaşlık ve düzen ilkelerini geliştirmesinde her şekilde destekleyerek yarar sağlamıştı. Devrim öncesi Rusya'da Biberdovski nahiyesi bölgesel merkezlerden biri oldu. Ve bu işte Umar Mekerov'un büyük meziyeti var.

Örnek Okulun Yaratıcısı

Ancak Umar Mekerov'un aydınlanma faaliyetleri sayesinde özel üne sahip oldu.
Kadı olup, 1869 yılında öz nahiyesinde bir cami inşa etti ve çocuklara Arap grameri ve İslam kurallarını öğrettiği bir medrese açtı.

Bir yıl sonra, 1870 yılında, Rus yekilileri okulları, dağlı kabilelerini asimile etmenin en kısa ve doğru yolu olduğunu haklı bir şekilde kabul ederek, Biberdovski nahiyesinde 1879'da Umar Mekerov'un fonlarıyla inşa edilen bu sefer layık bir okul daha kurdular. Okul aslında 60 erkek öğrenci için tasarlanmış bir pansyondu.

Okulun velayeti 19 nahiyeye aitti, her duman (ed.: ocaklı evi olan avlu)  yılda 1 ruble 50 kopek katkı payı öderdi. Okulu bitirdikten sonra çocuğun doğru ve akıcı bir şekilde okuması, Rusça yazması ve aritmetiğin dört kuralını bilmesi gerekiyordu. Başvuru için yaş sınırı 10 idi, ancak pratik olarak bu konuda herhangi bir kısıtlama uygulanmadı.

Umar Mekerov’un ölümünden sonra "Kuban Bölgesel Haberleri" onun "kendi nahiyesinde pansiyonlu örnek okul inşa etmiş ve bununla beraber dağlı nüfus arasında eğitimin yayılmasına çok katkıda bulundu". Ayrıca, gazete makalesinin devamında şöyle denir: "Doğadan zeki, gelişmiş ve derinden... kendi halktaşlarını eğitme arzusu ile aşınmış biri idi, yerel lehçeye uyarlanmış özel alfabe oluşturdu, ve onun aracılığıyla kendisi çocuklara daha kolay anlayabilecekleri şekilde sadece din kurallarını değil, diğer dalları da öğretirdi... Rahmetli Arapça birkaç şiir, dua ve hatta yayınlanmamış öğretim kitabı yazmış. Kendi paralarının büyük kısmını halkı eğitmeye harcardı ve maddi ihtiyaçları olanlara dağıtırdı, ve genel olarak son derece yumuşak, samimi ve sıcak kalpli bir insandı".

«İyilik ve Hakikatin Unutlmaz Vaizi»

Umar Mekerov aniden 15 Şubat 1891'de zatürre sonucunda vefat etti. Sadece 44 yaşındaydı. Kuban Kazak Ordusu'nun askeri kumandanı, bilim adamı olan Evgeny Felitsin "Kuban Bölgesi Haberleri"’nde yer alan ölüm sonrası yayında Mekerov ile ilgili şu ifadeleri kullandı, "dağlı halkı, gurur duydukları en iyi ve dürüst temsilcisini kaybetti" diye yazmıştı. Ve şu sözlerle yazısını sona erdi: "Barış içinde yat, evrensel insanlığın iyilik ve hakikatin unutulmaz Vaizi".

Umar Mekerov'un doğrudan torunları hakkında bugün hiçbir şey bilinmemektedir. Babanın ölümünden sonra iki oğlu Abdul-Kerim ve Abdul-Hamid nahiye sakinleri tarafından Rusya'ya eğitim görmeye gönderildiler, ama ikisi de uzun yaşamadılar. Evliliğinden kısa süre sonra öldürülen Abdül-Hamid, Kabarday Aminat'la evliliğinden kızı Aishat doğdu. Abdul-Kerim, kardeşinin ölümünden sonra dul kalan eşi ile evlenip (ed.: ölen kardeşinin karısı ile evlenmek gibi uygulama birçok ülkede gerçekleşirdi), bir oğlu ve kızı doğdu. Ancak Abdül-Kerim de hayatından zevk alamamıştı: 1914'te tüberkülozdan öldü. İki koca kaybeden Aminat kardeşlerin yanına Kabardey'e gitti. Oğul 15 yaşında öldüğü, kızlardan birisinin ise - Abdul-Kerim’in kızı - Abhazya'ya taşındığı bilinmektedir. Umar Mekerov'un torunlarının daha sonraki kaderi ile ilgili hiçbir şey bilinmemektedir.

Mekerov’un oğlu Abdul-Hamid'in inşa ettiği ve ölümünden sonra bırakılan ev, Sovyet zamanında yetkililerce veteriner kliniği, sürücü okulu, kolhoz yönetimi, dikiş atölyesi olarak kullanılmıştır. 1996 – 2008 arası, eski sahiplerinin bir akrabası tarafından satın alınana kadar burada Elburgan nahiyesi tarih müzesi yer almakta idi. Bugünlerde ise burada, alınlığın üzerinde "Mekerov Zaurbek Nanurovich'in eski Abaza soylu aile sarayı" yazıyor.

Nahiyesinde, diğer sakinleri için çok şey yapan büyük aydınlatıcıyı saygı ve sevgi ile anıyorlar. 2013'ten beri Elburgan Ortaokulu Umar Mekerov'un adını taşımaktadır.

Makalenin hazırlanması sırasında M.Ş. Tukov’un «Biberdov prenslerin Nahiyeleri» kitabından alıntılar kullanıldı, Çerkessk, 2016